Şunu belirtmeliyim ki; ben bu kitaba başlarken 'bu kadar' ilgi çekici bilgilere sâhip olacağımı tahmin etmemiştim. Ben Akçura'nın seyyah yönüyle çıktığı ortadoğu gezisinden notlar beklerken beni bambaşka bir dünyâ karşıladı. Bu kitap her şeyden önce, yerin yurt yapıl-a-mayışının hazin bir öyküsüdür. Sûriye-Filistin-Lübnan şeridinde görünürde Türk yönetimi varmış gibi gözükse de aslında bunun böyle olmadığının bilgisine ulaşıyorsunuz. Mektupların yazıldığı yıllarda Türkler Avrupa'dan kovuluyordu ve bu kovalama bittikten sonraki mes'elenin Türklerin ortadoğudan da kovulmasının kesin gözüyle bakıldığı 110 yıl öncesine bir yolculuk... Lübnan, Beyrut... O yıllarda hâlâ Türk şehri ama şehirde Türk hârici herkes at koşturuyor. İngiliz okulları, Fransız okulları, Alman, Rus, Yahudi tekkeleri, medreseleri, mektepleri... Her isteyenin atını koşturup orada meskun Arapları kendi istekleri doğrultusunda yönlendirdikleri bir özgürlükler(!) şehri... Bir memleket düşünün, haritadan bakınca Türk yönetiminde gözüksün ama Türklük ile hiç ilgisi olmasın, Türkçe bilinmesin, Türk parası geçmesin hattâ devletin me'murları dâhi Türkçe bilmesin! İşte Türk yönetimindeki Arap vilâyetlerinin hâli böyle. İğneyi kendimize de batırmamız lâzım, bu memleketler böyleydi de biz oralar için ne yaptık? Şehirlere neden kendi düşünce dünyâmızı nakşetmedik? Neden hâfızamızın mekâna tutunmasına engel olduk? Bizim önümüzde bunları yapmaya mânî bir şey mi vardı? Neden Türkçe öğretmedik? Neden Türk parası, Türk yönetiminde geçmedi? Türk memurlar bir kez olsun burayı kontrol etmedi mi? Bu tip soruların sorulması, yanıtlarının da düşünülmesi bir millet için elzemdir. Bu mektuplarda bugün için de önemli mesajlar vardır. Kafa yor-ulmalı, yor-um yapılmalı ve ibret çıkarılmalıdır. Ayrıca Filistin mes'elesine ilişkin de çok önemli ipuçları iş bu mektuplarda muhtevîdir. İlgisine tavsiye olunur.

Suriye ve Filistin MektuplarıYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 2016110 okunma

·

12 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Basatbeg