Pablo Neruda’yı ilk defa bir dizide adı geçtiğinde duydum. How I Met Your Mother’da olabilir. Ardından internetten birkaç şiirini okudum. Yetmedi. Kendi isteğimle aldığım, arayıp bulduğum ilk şiir kitabıydı. Okudum ve unuttum. Aradan yıllar geçti. İtalyanca kulak aşinalığımı geliştirmek için İtalyan filmleri izlediğim bir dönemde, IL Postino filmini izledim. Pablo Neruda ve küçük bir İtalyan şehrindeki gümlerini anlatıyor. Filmden sonra yazara olan ilgim iyice artmaya başladı. Kitabı gördüğüm zaman okumam gerektiğini biliyordum. Şimdilik ağır ilerliyor. Dilini ve kendini ifade ediş tarzını beğendim. Şiirsel desem şaşırmazsınız muhtemelen. Her an bir olay olsun beklentisi içinde değil de, bir ressamın tablosunun detaylarını inceler gibi bir okuma hissi uyandırıyor insana kitap. Bir roman olsa yavaşlığı beni bezdirirdi ama ilgimi çeken bir şairin hayat hikayesi olması kendiliğinden çekici kılıyor kitabı.