Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

544 syf.
8/10 puan verdi
Güçlü kadınlar
KADINLARIN TAŞIDIKLARI GÜCÜN FARKINA VARMALARI iÇİN YAZILMIŞ Evet başlıyorum,Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının incelemesini yazmaya karar verdim.Ancak yazar psikiyatrist olduğu için bu bilimin diliyle yazmış. Bizim için zorlayıcı açıklamalar olduğunu söyleyebilirim .Aslında kendi anladığımı yazacağım demek daha doğru olacak.Çıkarımlar,kitabı okuyan kişilerin sahip olduğu psikoloji bilgisi ölçüsünde farklılaşabilir.Hem bir bilim kitabı ,hem halkın sözlü edebiyatı hem kadınlara öğütler olan ansiklopedik bir eser diyebilirim. Kitabın bölümleri, öyküler ve bu öykülerin psikatrik yorumlamaları şeklinde hazırlanmış. Anlayamadığım ve anlatamayacağım kısımlar oldu ama ne demek istediğini hissedebiliyorsunuz .Kitabı yavaş yavaş sindirerek okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.Yada kimbilir eskittiğim yıllların deneyimleriydi hissettiklerim.Eski masalları yorumlarken o masallardaki kadınların iç güdülerini,davranışlarını düşüncelerini adeta ameliyat masasına yatırmış.Çok derinlikli olduğunu söyleyebilirim bu nedenle hemen okuyup bitirilmesi çok zor .Düşünmeye zorluyor ve bir bakıyorsunuz içinize , biriktirdiklerinize dalmışsınız.Bir kadın okuyucu olarak kadınlara hitap ettiği için çok fazla şey hissettiğimi söyleyebilirim.Mesela kadınların yaşadığı sorunlarda eksik bırakılan gelişimlerinin payı olduğunu düşündürmesi ve çözüm üretebilmelerinin mümkün olduğunu göstermesi hem hüzün hemde umut uyandırdı . Yazar kitabını yirmi yılda tamamlamış, okuyunca bu süre olağan geldi. İnceleme de uzun olacak şimdiden biliyorum .Ben de yirmi yılda inceleme yazabilirim.Hiç şaşırmayın anlatımları çok derinlikli yorumlamak zevkli oluyor .Tıpkı kitap gibi bölümlerine sadık kalarak yazmak istiyorum.Birbirinden bağımsız bölümler olursa okunması kolay olur ara verilince kopukluk olmaz. Kitabı ikinci kez okuduktan sonra yazıyorum. GİRİŞ:KEMİKLERİN ÜSTÜNE ŞARKI SÖYLEMEK "Vahşi hayat ve vahşi kadın ikiside soyu tükenmekte olan tür" diyerek başlıyor . Doğanın yok edilmesini çok iyi anlatan bir cümle. Çünkü yaşam döngüsüne birçok yerde vurgu yapmış bence doğa ve kadın bu döngünün baş kahramanlarıdır. Vahşi hayvanlardan ayı, çakal, kurt gibi hayvanların vahşi kadına benzediğini yazmış. Bu kısmı okuyunca ne oluyor niye kadınları vahşi olarak etiketleyip yabani orman hayvanlarına benzetiyor diye sorgulamaya başladım bile.Çünkü bir kadın olarak bu benzetmeler hiç hoşuma gitmedi. Ancak kitabın kadınlar için yol gösterici olduğunu birçok kez duyduğum için bakalım nereye getirecek diyerek devam ettim.Iç güdüleriyle ve geçmişten getirdikleri kalıtsal davranış kalıplarıyla hareket eden kadınların "vahşi kadın "olduğunu bu kadınlara ulaşırsak- ki her kadının içinde var olduğunu söylüyor- daha güçlü olunacağını anlatıyor. Tamam dedim iyi birşeyler anlatacak. Ben içimin vahşi kadınını buldum mu acaba ,yoksa yarım asır boşa mı geçmiş ,diye düşünmeden edemedim.Okudukça en azından çeyrek asırın boşa geçmediğini hissediyorum ,mutluyum gururluyum! Kitabın ismine gelince kurtlar ile kadınları kurtlarla ilgili bir araştırma yapınca benzettiğini söylüyor. Kitaba bu benzerlikten etkilenerek isim vermiş olabilir . Aslında " vahşi kadın arketipini" yani "kadının kalıtsal ve doğal davranış kalıplarıyla" kurtları karşılaştırıyor.Burada onun açıklamasına bakarsak benzerliği nasıl anlattığını görebiliriz:"Kurtlar ve kadınlar doğaları, araştırıcılıkları, büyük bir dayanıklılık ve güce sahip olmaları bakımından yakın akrabadırlar. Sezgileri çok güçlüdür; yavruları, eşleri ve sürüleriyle yoğun bir biçim­de ilgilenirler. Sürekli değişen koşullara uyum sağlamakta deneyimlidirler; tuttuklarını koparmalarının yanında çok da cesurdurlar. Ancak ikisi de sürekli avlanmış, taciz edilmiş ve yanlış bir şekilde obur, sapkın, son derece saldırgan ve hasımlarından daha az değerli olarak tanımlanmıştır. Hem vahşiliği hem de ruhun vahşi yanlarını yok eden, içgüdüsel olanın soyunu kurutan ve arkada hiç iz bile bırakmayanlar için, ikisi de birer hedef haline gelmiştir. Kurtların ve kadınların kendilerini yanlış anlayanlar tarafından yok edilmesi çarpıcı bir benzerlik taşır."Valla kurtları bilmiyorum ama kadınlar ile ilgili özelliklerine çoğumuz onay veririz. "Vahşi kadın arketipi" dediği kavramı anlatmaya çalışayım.Kadınların geçmişte doğal yaşam sürerken edindikleri davranışların kalıtsal olduğunu ve bu davranışların kalıplaşmış bir şeklide sonraki nesilde de görüldüğünü söylüyor ,Carl Gustav Jung adlı bilim insanının görüşünü benimsemiş olduğunu ,psikiatri biliminde Jungcu (Yung) yada Freudcu olarak birbirlerini adlandıran araştırmacılarının var olduğunu anlatıyor.İç güdüleriyle hareket eden kadının aslında bu kalıtsal davranış kalıplarıyla yolunu bulduğunu ve içindeki doğrularla ilerleyebileceğini açıklıyor. Çocukluğunun doğayla iç içe geçmesini ve bunun kendisine öğrettiklerini çok çarpıcı anlatmış Bu bölümde en sevdiğim kısmıydı diyebilirim.Doğanın öğreticiliği insanın bu bütünün bir parçası olması gerektiğini kendini öyle hissettiği için güçlendiğini söylüyor. " çiftliklerle çevrili, Büyük Göller’e yakın bir yerde büyüdüm. Orada, gökgürültüsü ve şimşek, ana besinimdi. Geceleri buğday tarlaları hışırdayıp yüksek sesle konuşurdu. Uzaklarda, kuzeyde ay ışığıyla birlikte açık alanlara gelen kurtlar oradan oraya atlayıp zıplar, adeta Tann’ya yakarırlardı. Hepimiz kor­kusuzca aynı derelerden su içebilirdik "diyerek çocukken dahi doğanın coşkulu sesini duyduğunu ve doğanın tüm elamanlarının ortak bir dünyayı paylaştığını anlatıyor. Yaşadığı duyguların çocukken öğrendiklerinin tamamlayıcısı olduğunu şöyle ifade ediyor: "Daldan düşen ve tekrar yukarı tırmanmaya çalışan tüylü tırtıllar, bir amaca yönelik çalışmayı öğretti. Kolumu gıdıklayan yürüyüşleri, cildin nasıl canlanabileceğini öğretti. Ağaçların tepesine tırmanmak, günü geldiğinde cinselliğin nasıl hisler uyandırabileceğini öğretti." Kişisel deneyimlerinden başka toplumsal yapıda kadının durumunu işlemiş .En çarpıcı cümlelerden biri : "iliklerine kadar sömürülen kadınların ruhsal yaralanmalarına “sinir krizi” adı verilir" En doğal hak olan yaşama hakkının dahi gasp edildiği kadın yok ediliş girdabından kendini kurtaramayınca, hiç bitmeyen sinir krizleri düşüyor payına. Öykülere ,masallara gelince; onlara yüklediği anlamlar hem kişisel iç görü hemde sosyal kavrayış sağlıyor. öyküler ;"henüz yolların tükenmediğini ve kadınları daha da derinlere ve kendi bilgilerinin en uç sınırlarına götürmeye devam ettiğini gösterir. Hepimiz, yabanıl Benliğin yolundan gidiyoruz." diyor.Çok güzel değil mi ?Kadınlar için yol gösterici dediği bu öyküleri incelemiş ve yazmış.Bize de okumak düşer. Öykülerde yolundan gidilen kadının "vahşi kadın"olduğunu söylüyor ve bu giriş bölümünde onun kim olduğunu anlatıyor . "Bir kadın hangi kültürden etkiler taşırsa taşısın, vahşi ve kadın sözcüklerini sezgileri yoluyla anlar." diyor ama Bende bu sözcükler hiç birşey çağrıştırmadı.ilk prototip kadının kalıtsal davranışları bana geçmemiş hiç birşey kalmamış uçmuş gitmiş galiba .Ancaaak dedim ya hisler önemli,hiç bir neden yokken içgüdüsel hisler taşırız o anlarda vahsi kadını ruhumuzda hissederiz.Ben onlardan olabilirim: "Sezgi düzeyinde de olsa, onu yaşadığımız anlar vardır ve bu anların devam etmemesi bizi deli eder. Bazı kadınlar için vahşi olanın bu hayat verici “tadı” gebelik enasında, çocuklarını emzirirken ve büyütürken onlarda görülen değişim mucizesi sırasında, sevilen bir bahçenin müdavimi olmak gibi bir aşk ilişkisinin müdavimi olduklarında çıkagelir." Vahşi kadının ,bir kadın için ne anlama geldiğini anlatmaya devam edeyim "Ben onu ormanlarda günbatımını gördüğümde hissettim. Alacakaranlıkta, ellerinde fenerleriyle gölden dönen balıkçıları ve yeni doğan bebeğimin ayak parmaklarının bir dizi şekerkamışı gibi dizildiğini gördüğümde, içime dolduğunu hissettim. Onu her yerde görebiliriz." "Mistik ocak ateşine ya da düş kurmaya; hayatın yaratıcı boyutuna, yaşamımızın en önemli eserine ya da gerçek aşklara çok az zaman ayırdığımızı kavradığımız anlar, ona özlem duyduğumuz anlardır." içimizdeki vahşi kadına yani bize yol gösterecek olan o güce bir kere ulaştık diyelim. Bundan sonrasını cennete düşmüşüz gibi anlatıyor. "Onun İzi bulunduğunda ise, kadınların ona yetişmek için atlarını mahmuzlamaları, masayı terk edip ilişkilerini kesip atmaları, zihinlerini köşe bucak temizlemeleri, yeni bir sayfa açmaları, mola vermekte ısrar etmeleri, kuralları ihlal et­meleri, dünyayı durdurmaları alışıldık bir durumdur, çünkü artık o olmadan yola devam etmek mümkün değildir." Bir rahatlama geldi diyebilirim! Buyrun ne diyor bakalım. "onunla birlikte yaratıcı hayatları çiçek açar; ilişkileri anlam, derinlik ve sağlık kazanır; cinsellik, yaratıcılık, iş ve oyun döngüleri yeniden kurulur; artık başkalarının yıkıcılıklarına hedef olmazlar; doğanın büyüyüp serpilme yasaları nezdinde eşit haklara sahiptirler. Artık gün -sonu-yorgunluklarının sebebi çok küçük bir zihinsel alanda, iş ya da insan ilişkilerinde kısılıp kalmaları değil, doyurucu çalışma ve çabalardır. Sezgisel olarak çevrelerinde ölümün ve yaşamın ne zaman gerçekleşmesi gerektiğini bilirler; nasıl çekip gidileceğini bilirler; nasıl kalınacağını da." Bu anlatım beni güzel hissettirdi.Çoğunlukla size de geçsin diye yazmak istedim. DEVAM EDECEK* Bu bölümde kullandığı " Vahşi" sözcüğünün denetimden yoksun anlamına gelen günümüzdeki küçümseyici anlamı değil, doğal bir hayat, doğuştan bir bütünlüğe ve sağlıklı bir ruha sahip olduğu bir hayat yaşaması anlamında kullandığını belirtiyor. "Vahşi" yerine başka isimler de verilebilir :içgüdüsel doğa ,doğal ruh yada kadınların doğuştan gelen, en temel doğası ,kadınların özgün, özlerinde var olan doğası denebilir. Farklı kültürlerde hikaye anlatıcılar vardır bilirsiniz.Clarisa P.E. de kendini bir hikaye anlatıcı kadın olarak tanıtıyor (Meksika yerel dillerinde bu kadınlara "cantadora" deniyor ). Cantadoralar, vahşi kadın için bilge ya da akıllı doğa diyorlar. Bazen “zamanın sonunda yaşayan kadın” ya da “dünyanın ucunda yaşayan kadın” olarak tanımlandıkları da olur. Bence bu kelimenin, insan yaşamı için hayır eksik oldu tüm canlı cansız varlıklar için çok fazla anlam yüklü olduğunu gösteriyor. Bunlar içinde en güzel olan bilge; kısa ,öz hem geçmiş hem gelecek diye düşündüm. Sizin sevdiğiniz başka bir tanım olabilir .Kitabın bu yönü var ;kendi deneyimlerinize göre gerekçeler,örnekler üretebilirsiniz. Hikaye anlatıcısı kadınlar kısaca Cantadoralar yollarını kaybedenler için yol gösterici olarak tıpkı bir anne gibi anlatırlar. Kadınlar hayatta yaşadıkları bazı tatlarla veya iç sezgileriyle vahşi doğanın farkına varacaklar ve bunun kendilerini iyi hissettirdiğini anlayacaklar ve yeniden vahşi doğayla iletişime geçmek isteyeceklerdir sözlüyle kadının hayatında bir farkındalık olduğu andan söz ettiğini düşündüm. Vahşi doğayla ilişkilerini yeniden kurduklarında bilge, hayalperest, kâhin, sezgi sahibi, yapıcı, yaratıcı, mucit yeteneğiyle donanırlar. Bu vahşi öğretmen, Vahşi Anne, vahşi usta haline gelir ve kadınların hayatlarını destekler. Daha ne olsun? Yazar kadınların sahip olduğu yaratıcı yetenek ve bilgi üzerine az araştırma yapıldığını ama zayıflıķları uzerine çok yazı yazılıp çizildiğini söylüyor. Hiç böyle düşünmemiştim. Eğer kadınların güçlü yönleri daha fazla öne çıkarılırsa ona güç veren vahşi kadın arketipini yani kadınların içsel gücünü kavraması ona ulaşması ondan yararlanması daha kolay olacaktır. Psikoloji bilimininin kadınların bu yönlerini ortaya koymasının önemli olduğunu söylüyor ."psikolojisinin merkezinde bulunan bu doğuştan gelen tinsel varlığa hitap etmeyi başaramayan bir psikoloji, kadınları da yetersiz kılar ve onların kızlarını ve kızlarının kızlarını, gelecekteki bütün anaerkil tutumlardan uzaklaştırır" Biliyoruz anaerkil güçlü kadınların olduğu topluluklar için kullanılır.Bütün bir toplumun etkileneceğini anlatmak istiyor. Ayrıntılı bir şekilde psikoloji biliminin değinmesi gereken konulardan söz ediyor.Biz okurların kitabı karmaşık bulup bırakması burdan başlıyor olabilir( örnek cümle verirsem: nesnel psişedeki ve ego-Benlik2 eksenindeki örgüt- lenme (ya da dağınıklık) aracılığıyla psikopatiyi tanımlayan psikanalitik parametreden yararlandım.) Ara ara bu zorlayıcı bölümler ile öyküleri yorumlarkende karşılaştım.Ne yaptım ?Bilmediğim terimleri araştırıp öğrenmeye, birkaç kez okuyup anlam çıkarmaya çalıştım.Gerekli mi ?bence değil . çok fazla üzerinde durmadan da kitap okunabilir.Kişisel ilgi alanına hitap etmiyorsa araştırma yapmaya gerek yok. "Psişedeki vahşi güçle ilişkinin kopması " benim anladığım kadının doğal olmaktan uzaklaşması bilinçli hareket etmemesi anlamına geliyor.Bu durumun belirtilerini kadınlarda somut olarak görürüz. Burası önemli,bakın neler neler var : " Kendini had safhada yavan, yorgun, kırılgan, çökkün, kafası karışık, suskun, dizginlenmiş, he­yecansız hissetmek. Kendini korkmuş, aksak ya da zayıf, esinsiz, cansız, ruhsuz, anlamsız, utangaç, sürekli kızgın, hafifmeşrep, sıkışıp kalmış, yaratıcılıktan uzak, bastırılmış, aklını yitirmiş hissetmek. Kendi temposunda ısrar etmeyen, çekingen, Tanrı’sından ya da Tanrılarından ayrı düşmüş, kendini yenilemekten uzaklaşmış, içgüdü­ lerini yitirmiş biri için en güvenli yer olduğundan ev hayatına, entelek­tüelliğe, işe ya da tembelliğe çekilmiş biri olmak. Kendi başına bir işe girmekten ya da kendini açığa vurmaktan kork­mak; akıl hocası, anne, baba aramaktan korkmak; eksik çalışmasını birbaşyapıt haline gelmeden önce sergilemekten korkmak; bir yolculuğa çıkmaktan korkmak; başkasına ya da başkalarına bakmaktan korkmak; koşmaya devam etmekten, durmaktan, yavaşlamaktan korkmak; otorite önünde sinmek; yaratıcı tasarılardan önce enerjisini yitirmek; ürkme, küçük düşürülme, endişe, uyuşukluk, bunaltı. Başka yapacak bir şey kalmadığında dilini tutmaktan korkmak; yeniyi denemekten korkmak, karşı koymaktan korkmak, sesini yükselterek, karşı çıkarak konuşmaktan korkmak; midesinin bulanmasından, heyecandan midesine sancılar girmesinden, midesinin ekşimesinden, ortada kalakalmaktan, boğulmaktan, çok kolay uzlaşmacı ya da nazik biri olmaktan, intikam almaktan korkmak. Durmaktan korkmak; harekete geçmekten korkmak; durmadan üçe kadar sayıp başlayamamak, üstünlük kompleksi, müphemlik hissetmek, ama yine de başka açılardan tamamen yetenekli, tamamen İşlevsel olmak. Bu saydıklarımız bir çağın ya da bir yüzyılın hastalığı değildir ve kadınların her tutsak alınışında, vahşi doğanın her tuzağa düşürülüşünde, her zaman ve her yerde bir salgın şeklinde kendini gösterir." DEVAM EDECEKj
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217,8bin okunma
··
522 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.