Dünyalıydık, hepimiz insandık, varlığını sürdüren canlılardık.
Ne gerek vardı ötelemeye, ötelenmeye ekip biçip çekip gitmeyecekmiydik
Sahi altında durduğumuz güneş, gece gün gibi parlayan ay aldığımız nefes ortak değil miydi. Çok mu önemli rengimiz, dinimiz işte şu ötekileştirip, ötelendiklerimiz.
Saygı duymayacağım tek şey vicdansızlık, göz yumamayacağım tek şey ise adaletsizlik. Aslında boyuna göre ayağının altına sandalye koyup tüm çocuklara aynı sahnenin izletilmesi yeterli bir adaletti benim için.
Charles lang'ın dediği gibi
"sanırım avukatlar da bir zamanlar çocuktu."
"O çocuk bizim konuğumuz. Masa örtüsünü yemek isterse bırakacaksın yiyecek.
Anladın mı?"
Kuralsızlık değil bu herkesin kendi kuralları vardır öyle değil mi?