Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
-------SPOİLER İÇERİR------ Kitabın ismi pek çekici olmamasına karşın bir arkadaş tavsiyesi ile okumaya başladım.Hanry Ford ile Basil Hallward'ın konuşmalarıyla kitap başlıyor.Basil mistik yapıda iyi bir ressamdır fakat burjuvadandır.Hanry Ford ise hedonist karakteri ile öne çıkıyor.Hanry ortaya attığı felsefeler ile hedonizme ve pragmatizme insanları yönlendiriyor.Kötülüğün felsefesini mükemmel yapıyor ve sınıfsal tahlilleri acı ama gerçekçi bir üslupla etrafındekilere aktarıyor.Özellikle de arkadaşı olan Basil Hallward ile bu konularda entelektüel tartışmalara giriyor ve çoğunlukla baskın olan taraf oluyor. Basil yeni tanıştığı fakat hayatının en güzel rastlantısı olan Dorian'ı yere göğe sığdıramıyor.Eşcinselliğe kadar giden bir hayranlıkla Dorian'ı arkadaşı Hanry'e anlatıyor.Her ne kadar Hanry ile iyi dost olsalar da,Hanry'nin çok zeki olduğunu bildiğinden Dorian'ı kendisine benzetmesinden korkuyor.Dorian gibi genç ve güzel yüzlü bir insanı Hanry ile tanıştırmaya çekinse de bu tanışma gerçekleşiyor.Hanry beklendiği gibi çocuğu etkiliyor ve daha da bencilleştiriyor. Dorian Basil'den bir gün yaşlanacağından bahsederek hiç yaşlanmayacak bir şey olan bir eser yani kendi resmini yapmasını istiyor.Fakat bu resim beklendiğinden daha ilginç oluyor ve Dorian yaşlanmıyor fakat resim çirkinleşmeye başlıyor.Aradan yıllar geçse de resim çirkinleşir fakat Dorian zerre kadar yaşlanmaz.Dorian hayatın sıkıcılığın bıkmaya başlıyor,her tür dünyevi hazzın doruğunu yaşıyor ve kendisini esir eden hedonizm onda vicdani çırpınışlara sebep oluyor.Kendi iç muhakemesini yaptıkça hayatını yaşanmaz buluyor ve resimden nefret etmeye başlıyor.Resime bıçağı sapladığı anda kendisi ölüyor. Şimdiye kadar anlattıklarım romanın sadece omurga kısmı.Roman olay örgüsündeki fantastik kurgusundan,Wilde'in eşsiz anlatım gücünden ziyade Basil,Hanry ve Dorian arasında geçen konuşmalarda verilen aforizmalar,aporialar,sınıfsal ve psikolojik tahlillerle öne çıkan bir başyapıt halini alıyor.Romanda sınıf tahlilinden ziyade hedonizmin yıkılışı Dorian karakteri üzerinden bir ütopyanın nasıl distopyaya döndüğü dış güzelliğin,ölümsüzlüğün ve dahası maddi zenginliğin insan hayatındaki boşluğu tam manasıyla dolduramadığını bilakis insanı nasıl ele geçirip bir zaman sonra insanlığından ettiğini ve varoluşsal boşuklar açtığını gösteriyor.Zira Dorian çok güzel bir hayat yaşamış olsa da kendine bir kimlik bulamamıştır.Hazlarının ve içgüdülerinin peşinden giden,sadece pragmatik pencereden bakan bir adam olmuştur.Ve sonunda kendisi de kaybedenlerden olmuştur.Kısacası Hedonizmin yıkılışına bizleri tanık ettirmiştir. Dorian Gray'in Portresi 1891'de yayımlanmış olmasına karşın şu anda bile günümüz sınıfsal çelişkilerini,uyumsuzluklarını ve insanın iç savaşını en iyi anlatan örneklerden biridir.Yazıldığı dönemde eşcinselliği aşıladığı ve hedonizme teşvik ettiği öne sürülüp Wilde'i linç etmeye kalkışmış olsalar da durum bunun tam tersidir.Roman sonunda Dorian'ı öldürmüş olsa da Wilde yine de kamusal linçten kurtulamamış ve değeri pek bilinmemiştir.Zira bildiğim kadarıyla Wilde hayata çok erken veda etmiştir.Keşke bir 20 sene daha yaşasaydı da bir kaç roman daha bırakabilseydi. İnceleme spoiler içerdiğinden okuyanlar için yazılmıştır.O yüzden okumanızı tavsiye edemeyeceğim fakat etrafınızdakilere okutmanızı ve tavsiye etmenizi tavsiye ediyorum.Sağlıcakla...
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Yabancı Yayınları · 201772,9bin okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.