"İçinde zarar görmüş bir şey vardı, bir tür kendini koruma içgüdüsü." diyordu, bir cümlesinde! Sahi, kadın olmanın hem güçlülüğü hem de güçsüzlüğü beraberinde getirdiğini, kendini koruma içgüdüsüyle hayatta kalabilme mücadelesini sürdürebilmeyi de tetiklediğini bilmek, bize iyi geliyor mu? İyi geldiği an eski bir 'bavul'la yolculuğu taçlandıralım. Zira bu serüven çok uzun sürecek. Rahatsız eden, bir o kadar da içinde bulunulan durumu irdeleten öyküler okudum. Gerçekliğini 'uzandığı masanın altında' aksettiren bu öykülerde kadın olmanın halleri üzerine kesitler bulunması beni çok etkiledi. Üstelik yazarın geçmişine ve çocukluk travmalarına bakılırsa bu yönde öyküler ele alması hiç şaşırtıcı değil. Tam da beklenen bir hareket! Ki zaten Hemingway'in dile getirdiği yazarlığın birinci kuralındaki 'mutsuz çocukluk', Lyudmilla Petruşevskaya'yı birkaç adım öne çıkaran en mühim özellik! Sevgili yazarımız da içinde bulunduğu kaosu kalemiyle çok iyi yansıtmış. Az biraz otobiyografik özellikler de barındıran bu kurgusal öykülerinde! Bu tür öyküleri okumayı sevsem de postmodern düşünceyi şekillendiren yeni unsurların da yer alması daha çok ilgimi çekti. Gayet günlük ve sıradan bir anlatımın içinde gerçeğin hikayesini anlatan, kimi öykülerde de gerçeküstü özellikler taşıyan bu öyküler, benim nezdimde oldukça iddialı! [Kaynak: instagram.com/p/CLJjx_zJxWt/?...]

Evler, Cinler, PerdelerLyudmila Petruşevskaya · Jaguar Kitap · 2020299 okunma

·

40 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Esengül Ersoy