Bugün Dünya Öykü Günü imiş. Bizler bilmez idik desek yalan olur. Dün başlayıp bugün biten bir öykü kitabı ile geldim buralara. Geldim dediysem de gelemedim. O on iki öyküye dağılmış ve öykünmüş bir haldeyim. Yine de buraya parça parça olunmuşluğumdan mütevellit yekpare bir şeyler yazmaya da azmettim. Azmettim azmettiren de öykücü Mustafa Şahin. Gömleği Yalnız aynı zamanda kitabın dördüncü öyküsü. Az önce de söylediğim üzere kitap on iki iyi öyküden oluşuyor. Her şeyden önce kitapta hızlı bir ritim duygusu hissettim. Akıp giden ve etkileyen bir müzik gibi. Cümleleri hararetli bir şekilde, şiir okur gibi okuyorsunuz. Bu formu oldukça seviyorum. Onun için daha bir ısındığımı ifade edebilirim. Diğer beğendiğim yönü ise suya sabuna dokunmayan öykülerden ziyade iyi tahlil edilmiş durumların eleştirisiydi. Benden bize doğru yönelen bir eleştiri silsilesi. Zamana uyumsuzluk, düzeni eleştiri, dönüşen ve değişen çevre gibi bir realiteyi ortaya koymuş Şahin. Kitapta yazarla içten bir birliktelik kuruyorsunuz.
Hiçbir Nisan, Kapandım, Önce Söz Yandı ve Sayın Efendim öykülerini çokça beğendim. Sayın Efendim’e bir parantez açmak lazım. Ben müthiş bir eleştiri metni olarak okudum ve en sonunda -bir konuşma olarak tasarlanmış- ayağa kalkarak alkışlamamak için kendimi zor tuttum. Okumanızı salık veririm sevgili okur.