Dersimiz Cinayet, eğer yanlış araştırmadıysam Agatha Christie’nin, Ölüm Sessiz Geldi (1920) ve Meçhul Düşman (1922) eserlerinin ardından 1923’te yazdığı 3 numaralı kitabı. Yazarlık hayatına giriş yaptığı ve her şeyini verdiği bir dönem olduğu için beklentiler de haliyle biraz yüksek oldu. Bu beklentiye değdi mi diye sorarsanız, bence değdi: Nasıl mı? Hikayenin özünde Hercule Poirot’un büyük şüphesi ve haklılığı yatıyor. Peki, nasıl? Paul Renauld ölünce gelen bir yardım çağrısı, Poirot’un geç kalması, cesedin yeni kazılmış bir mezarın yanında sırtından bıçaklanmış halde bulunması... Cesedin yanında bıçağın sahibi ve aynı zamanda da karısı, metresi ve babasından nefret eden bir oğul karşılar okuyucuyu. Herkesin gözünün adamın mirasında olması detayı da çok iyi düşünülmüş diyebilirim. Böylelikle kafamızda birini kurup onunla ilerlemek yerine kitapla beraber ilerliyoruz. Tabii ki polisler her zaman ki gibi ilk cinayet sonrası katili bulup olayı kapattıklarını düşünürken (kitabın kalan yarısı ne olacaktı o zaman) Poirot bunu kabullenmez ve bir diğer cinayet işlendiği andan itibaren kitap gerçek bir hız kazanır. Çünkü Poirot, bu cinayet gerçekleştiğinde Pariste bulunmaktadır. Cinayet yine aynı hançerle işlenmiştir ve olayın çözümüne gidilmez, çözüm kendi ayaklarıyla gelecektir. Finale doğru ilginç bir yaklaşım değil midir bu da? Hepimize iyi ve mutlu bir Pazartesi, güzel başlangıçlar diliyorum..

Dersimiz CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20222,786 okunma

·

92 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.