"Kelimeler ile gerçek arasında bir uçurum vardır. Hiçbir kelime gerçeğin yerini tutmaz.
Kelimeler gerçeğin uzak ve suni işaretlerinden ibarettir. Biz gerçeğe bizzat yaşayarak ulaşırız.
Fakat onları anlatmaya kalkınca kullanıla kullanıla yıpranmış, bizim yaşantılarımıza tekabül etmeyen
kelimelerle karşılaşırız. (...) Öyleyse her şeyi yeniden yoklamak, dilin aldanışlarına kapılmamak
lâzımdır. Bu nasıl olur? Paradokslarla. Zira paradoks bilinen kelimelerin manalarını siler.
Paradoksla yeni hakikatlere ulaşılmasa bile, hiç olmazsa, dilin o aldatıcı büyüsü yok edilmiş olur.
Özdemir Asaf'ı paradokslu bir üslup kullanmaya sevkeden psikolojik amilin bu arzu olduğunu
sanıyorum."
- Mehmet Kaplan