Dünyayı en çok başkalarının gözünden merak ettim. Ağacın yaprağında dans eden güneşin ışıltısını başkasının görüp görmediğini.. "Anlat bana, nasıl görüyorsun?" diye yakasına yapıştım yanındakinin. Kendi gördüklerimi başkasına anlatamayınca onlar gibi görmek için çabaladım, belki.
Gerçeklerden çok hayal dünyasında yaşayanlar için hayatın daha farklı bir anlama sahip olduğunu düşünüyorum. Mungan da bunlardan biri. Kendi çocukluğunu benim gözlerimle anlatmış gibi.
Kitapta kâh dolma pişirmeyi öğreniyorsun kâh Mardin'in gece fısıldayan duvarlarına kulağını dayıyorsun... Gözlerini Beyrut'a çevirip bedenini İstanbul'da buluyorsun.. O yazıyor, sen yaşıyorsun.
Kitabı başından sonundan, sırasız, her şeyini severek, bazen gülerek bazen üzülerek, anılarda özdeşim kurarak okudum. En etkilendiğim anı ise "47 plakalı krem rengi Ford '58"