Raymond Carver'in Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz adlı öykü kitabı, Amerikan tarzı yaşamdan süzülüp gelen bir duyguyu, düşünceyi ya da çarpıcı bir anı hikâye eden kısa, çarpıcı ve kendine özgü öykülerden oluşuyor. Kitabı okurken, öyküden öyküye atlarken, yaşam tarzının farklılığından kaynaklanan ve bizim çokça dert etmediğimiz konulara yabancı kaldığımı ve bu çerçevede okuma zevki anlamında çok tatmin olmadığımı itiraf etmeliyim. Buna karşılık kimi komik ya da ilgi çekici konularda verilen tepkiler veyahut insanî varoluşun getirdiği evrensel sorunların her yerde ve zamanda aynı oluşundan kaynaklanan sorunlara aşinalık gibi unsurlar kitabı kolay okunur kılan unsurlardı. Bununla birlikte Carver'in kısa öykü tarzına getirdiği yeni soluk yazarın neoçehovcu bir yazar olarak vurgulanmasına vesile olmuş. Kitabı okurken bu durumu görmek kuşkusuz zor değil. Zira Çehov gibi Carver da kısa öykü yazarı ve konularını anlık hissiyattan, durumlardan ya da çarpıcı anılardan oluşturmuş. Öykülerin sonu açık uçlu ve okuyucuya bırakılmış. Yazar şimdi sonucu nasıl bağladı ya da buradan nasıl bir sonuç çıktı gibi sorular pekâlâ sorulabilir. Öykülere tek tek değinmeye gerek yok sanırım. Bununla birlikte kitaba ismini veren Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz, Çardak, Kesekâğıtları, Eve Bu Kadar Yakın Bu Kadar Çok Su, Babamın Canını Alan Üçüncü Şey gibi öyküleri ilgiyle okudum. Raymond Carver, Semih Gümüş'ün edebiyat üzerine yazdığı hemen hemen her kitabında ismi geçen bir öykücü. Gümüş'ün eleştirmen kimliğine güvenerek Carver'in kitaplarını aldım ve okumaya başladım. Amerikan yaşam tarzını yansıtan öyküleri okumaya devam edeceğim ve sıradaki kitap olan Fil'den sonra Carver üstüne daha geniş kapsamlı şeyler söyleyebileceğim. Meraklılarına tavsiye ederim.

Aşk Konuştuğumuzda Ne KonuşuruzRaymond Carver · Can Yayınları · 2013247 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.