Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

254 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Edebiyatımızda sahip çıkılıp okunması bilinmesi zorunlu bir eser.
     Kitaptan bir alıntıyla başlayayım ki belki kitabı ve yazarı  tanımayanlar da benim gibi bu alıntıdaki soru ile kendine gelir ve yazara  gereken değeri vermek adına Türk edebiyatındaki hak ettiği yeri kazanmasına bir katkımız olur.    " İşte sadık, etrafımız düşmanla sarılı olarak o sevgili Türk bayrakları altında üç ay yaşadım. Ya Türkler'in haberleri var mı bizden? Kara tatar, kamplarında çırpınıyormuş, bir avuç toprağı için ölüyormuş, kimin haberi olur?"      Tokat gibi bir soru!!! ve bu sorunun cevabı da incelememin sonunda. Asıl tokatı orada yiyoruz adeta... Şayet
mehmet temiz
mehmet temiz
bey olmasaydı ben de kara tatar'ın verdiği mücadeleden cengiz dağcı'dan da haberim olmayacaktı.    Evet bu tavsiye üzerine  okumaya başladım kitabın daha ilk başlarında öyle bir sarsıldım ki  hemen internetten cengiz dağcı'yı araştırdım. Ona dair bulduğum üç  belgeseli izledim. Kitabi bitirdigimde  anladim ki bu yazılanlar  ne kurgu ne de hayal ürünü. Birebir yazarın  biyografisiydi bu kitap. Yazım tekniği ve anlatımı ise ayrı bir başarı. Ne basite indirgenmiş bir üslup ne de karmaşık  bir anlatım... savaşın ve esaretin  insan psikolojisini nasıl tükettiğini  insanı insan olmaktan çıkarmışlığını öylesine ustaca anlatmış ki... nasıl toparlanmış da böylesine mükemmel ifade edebilmiş anlamadım.       2. Dünya savaşında Ruslar kırımı işgal ederler. Romandaki baş kahraman sadık Turan'ın,  köyleri ve evleri de istilaya uğrar. Sadık Turan'ın babası onun iyi bir eğitim alıp  milli duygularla vatana hayırlı bir evlat olması için okutur. Eğitimli olan bu genci, Ruslar da  askeri eğitim vererek, Almanlara karşı verdikleri savaşta teğmen olarak görev verirler. Başka çaresi yoktur Sadık Turan'ın. Eğer Rusların safında Almanlara karşı savaşmazsa bilir ki ailesi bir gün ansızın ortadan yok olacaktır. Yoksa kim yurdunu, köyünü, evini basan bir düşman için cepheye gidip savaşır ki... Kim kendini ön saflara yem niyetine atan zalim düşmana asker olur ki...     Sonrasında Almanlara esir düşer. öyle bir esaret öyle bir kamp  ki cehennem çukuru sanki. Okurken kendinizi onun  yerine koyuyorsunuz canınız çok yanıyor. Babanızı, eşinizi  onun yerine koyuyorsunuz, içiniz kor kor kavruluyor, sonra oğlunuzu... İşte burada çıldırasınız geliyor düşünemiyorsunuz. Sonrasında da ajan olarak Ruslara karşı kullanmak istiyor Almanlar.  Karşı çıkıyor önce sonra  da Almanlar için Rusyaya karşı savaşmak zorunda kalıyor. Kısacası kitapta Hitler ve Stalin'in hırsları ve kendi dışındaki ırkları, ulusları yok etmek uğruna nasıl vahşete imza atmışlar onu okuyorsunuz.     Ve incelemenin başında bahsettiğim yazarin sorduğu o sorunun cevabına gelecek olursam izledigim belgeselde bir anısindan bahsedilir. Iste o anısında "Türklerin haberi var mı?" Sorusunun cevabını alır. Cengiz Dağcı yaşadığı Londra'da  Türk konsolosluğuna gider ve Türkiye'ye gelmek için müracaatta bulunur. Oradaki görevli sorar: -Turkiyede akrabanız tanıdığınız var mı? -Hayır, der cengiz dağcı. Görevli : -o zaman gidemezsiniz, deyince oradan çıkar ve konsolosluğun önündeki banka oturup ağlar. Ağlarken de kendine şöyle der: -Ben Turkiyedeki herkesi akraba, kardeş  biliyordum!!!     Bu eseri bana kazandıran 
mehmet temiz
mehmet temiz
beye buradan  sonsuz teşekkür ediyor merak ederseniz diye incelemesini de buraya bırakıyorum.  #29436514         Keyifli okumalar.  
Korkunç Yıllar
Korkunç YıllarCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 20192,253 okunma
··
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.