Bir Amerikalı olarak doğmuş, 40 yılı aşkın bir süre Amerika' da yaşamış, gerçek köklerini bilmeyen ve annesi sandığı kadının ölümüyle aslında bambaşka bir geçmişi olduğunu fark eden kahramanımızın hikayesi yine onun dilinden anlatılmış romanda.
Mardin'de bulunma, bu büyülü şehri gezme şansı yakalamış biri olarak kitabın Mardin'le ilgili kısımlarını beğendim; tekrar o camilerde, kiliselerde, manastırlarda, sokaklarda geziyor; abbaraların serinliğinde nefes alıyorum hissine kapıldım.
Ancak bahsedilen mekanlara geçişlerin çok bağlantılı olmadığını, olay örgüsünü desteklemesi beklenen yer değişimlerinin 'buranın da tarihini, önemini anlatayım' endişesiyle yapıldığı hissine kapıldım.
Her taşı, her sokağı, her evi ayrı bir hikaye barındıran Mardin'de anlatılacak çok şey var gerçekten: efsaneler, masallar, kıssalar... Yazarımız da sanki tüm bunları bizimle paylaşmak istemiş, bu da biraz yoğun bir metin çıkarmış karşımıza, bir yerden sonra hikayeler birbirine girdi.