Her an bir hareket beklentisiyle dolu bunaltıcı bir sürükleyiciliği var romanın. Sanki bir günlük okuyor gibi birinci kişi ağzından -roman kahramanı- yaşanan olayları okuyoruz. Bu kişi bir snop. Gençliği ve yetişkinliği boyunca türlü türlü yaşantılara nail olmuş ama aradığı şeyin gerçekte ne olduğundan habersiz hatta aradığı bir şeyin olup olmadığından bile habersiz bir yaşama sahip mirasyedidir roman kahramanı. Yaşamındaki gelecek kaygısızlığı onun türlü cinsel fanteziler gerçekleştirme arzuları yanında, toplumsal eşitsizliklerin de üzerine eğilmesini sağlıyor ama bu eğilimin bir sonuç doğurmadığı da aşikar. Romanın sonunda kendisi üzerinden kurulan planların farkına varınca ilk kez bir adım atmaya karar veriyor rıman kahramanı ve bu adım da hem kitaba isim veriyor hem de romanın en heyecanlı yerini oluşturuyor. Tabii bu heyecan sönük bir biçimde ya da sakin bir biçimde cereyan ediyor.
Dünyanın, keskin çizgilerle ayrılan yoksulluğu ile zenginleri arasındaki ayrımı da gözler önüne seriyor kitap. En güçlü dünya ülkelerinin ekonomik bakımdan baülı kaldıkları kişiler ve kurumların, asıl yöneticilerimiz olduğunu da gösteriyor.