Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

282 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"İçinde yetiştiğin aile, kaderindir."
İnsan doğduğu evde, çocukluğunda neye hasret kalırsa, onu arıyor hayatı boyunca; her daim özlenenin eksikliğini bir yanında, bir şekilde taşıyor. Gündelik telaşlar içerisinde pek fark etmesekte, gecenin çöküp tüm evrenin kendi içine çekilmesiyle insanın göğsüne bir acı doluyor. Kimi için bu acı sevilene duyulan hasret, kimi için evlada ve kimi içinse sıcak bir aileye, anneye duyulan hasret; tıpkı Aleksey’de olduğu gibi… *** Babasının hazin ölümüyle hayatı bir yıkım, dönüşüm evresine giren Aleksey, dedesinin evinde ardı arkası kesilmeyen ölümler, kayıplar, trajik olaylar, yoksulluk ile çocukluğunu yaşayamadan yaşamın acılı bilinmezliği içinde buluverdi kendini. O henüz annesini kaybetmeden kaybetmişti. Babasının ölümü öyle sarsıcıydı ki, anne bu hüzün ile dağılmış, bir o yana bir bu yana savruk, derbeder bir yaşama kendini vermiş, kaybolmuştu. Yeni yaşamı ona ne yazık ki bu zorlukları atlamasını sağlayacak güzellikler sunmamıştı: aynı evin içinde birbirine yabancı zorunlu kan hısımları, en vahşi haliyle şiddet, tuhaf ve anlamsız gelenekler ve daha nicesi. Lakin bu durum sadece bu aileye has değildi, Gorki’nin de bahsettiği gibi bu kitapta o kendini anlatmıyordu, klasik Rus insanının o gün bugündür yaşamakta olduğu boğucu kaderini anlatıyordu. (syf.15) Fakat bilinir ki insana en kötü anında imdadına o yüce Tanrı yetişir. Aleksey Tanrı’yı ninesi ile buldu, onun sayesinde tanıştı ve sevdi. Ninesi ile tanıdığı Tanrı herkese ve her şeye karşı aynı ölçüde iyi ve yakın olan Tanrı’ydı. (syf.110) Ve artık onun için Tanrı’ya ilişkin tüm duygular ve düşünceler yaşamının yegane kaynağıydı; çevresindeki her şeyin en güzeli, en aydınlık olanıydı… Aleksey’in hayatı bir arı kovanı gibiydi; basit ve sıradan insanları fikirlerini, bilgilerini sunabildikleri bütün zenginlikleri, bir arının kovana taşıdığı balmışçasına sunardı Aleksey’e. Çok yazık ki, bal her zaman temiz olmazdı bilakis çoğu kez acı olurdu… Tıpkı dedesinden aldığı, birbirinden tutarsız öğütler gibi Aleksey herkesin sunduğu fikirleri alıyor, dinliyor fakat kendi vicdanına uygun olanı alıyordu. *** Aleksey’in çocukluğu(!) geçip giderken kendinden de pek çok şey götürüyordu. Evet, bu hayata alışmıştı -ki başka şansı yoktu- fakat yaşadığı karanlık çukurda tüm duygularını yitirmiş bir yarı ölü, yarı diri varlığa dönüşmüştü ve adına sevgi denen tüm duygular küçük Aleksey’in gönlünde solmuştu. Annesinin yokluğunu katre katre hissediyordu. Tüm bunlara karşın hayata karşın direncini yitirmiyordu, yitiremezdi: kendi hayatını kazanmayı ve kendi hayatının patronu olmayı öğrenmesi gerekiyordu. Dedesinin “Var git insanların arasına karış!” öğüdünü dinledi ve o da insanların arasına karıştı…(syf.278)
Çocukluğum
ÇocukluğumMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 201415,7bin okunma
··
576 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.