Binbir Gece Masalları’nın 3/1 yani onuncu kitabını da nihayet geride bırakmış bulunuyorum. Sona yaklaştıkça kendini tekrar eden hikayeler biraz yormaya başladı diyebilirim. Kitabın içinde şimdiye kadar en farklı ve güzel hikayelerden biri ‘Uyanık Uykucu Hikayesi’ydi. Okurken araya farklı kitaplar alma alışkanlığım olmadığı için “bitsede kurtulsam artık” diyerek okudum bu son kitabı. Arada kısa kısa fıkralar ve az önce bahsettiğim hikaye bulunmasaydı sanırım bitirmekte zorlanacaktım. Belki de en iyisi Orhan Pamuk’un yaptığı gibi arada bir, içinden bir hikaye seçip okumak. Fakat bu ilk ciltlerde pek mümkün değildi, çünkü hikayeler hep birbirine bağlantılı ve hikaye içinde hikaye vardı. Bu özelliğiyle de elinizden bırakmanıza bir nevi engel oluyordu. Fakat aynı şey bu cilt için pek geçerli değil, kitabın bütünlüğü bozulmadan içlerinden seçerek okuma yapabilirsiniz. Bu ciltte başladığı konuyla alakasız biten bir hikaye de dikkatimi çekti, çünkü şimdiye kadar bu kadar bağlantısı olmayan bir hikayeyle hiç karşılaşmamıştım. Ve nihayet bahtı güzel Şah’ımız Dünyazad için “Zaten bu küçük kızın artık burada ne yaptığını da tam olarak anlamıyorum! (s.46)” demesi bana çok şükür dedirtti diyebilirim. Şahım aradan geçmiş beş yüz iki gece ve sen bu kadar zaman sonra mı Dünyazad’ın varlığını sorgulamaya başladın? Konuyu bilmeyenler için minik bir spoiler olacak ama bundan biraz bahsetmem gerekiyor. Dünyazad, Şehrazad’ın kız kardeşi yani bahtı güzel Şah’ımızın baldızı. Ve ne hikmettir ki evlendikleri geceden başlayarak bu zamana kadar ablası ve eniştesinin odasından bir türlü çıkmıyor. Gece çiftimiz sarmaş dolaş olduktan ve birleşmeleri bittikten sonra, küçük Dünyazad kıvrıldığı halıdan kalkarak “ablacığım bu gece bize hangi hikayeyi anlatacaksın?” tarzında sorularla ablasına hikaye anlattırmaya başlıyor. Tamam ilk başta Şehrazad’ın kellesini kurtarması için Dünyazad’la bu planı kurdular kurmasına ama aradan geçmiş beş yüz iki gece... Yahu Şah’ım hiç mi demiyorsun bu kız hâlâ burda ne arıyor. Neyse sonunda söyledi de bende rahatladım :) Gelelim diğer konuya, sözlü gelenekten aktarılan ve birçok kişi tarafından çevirisi yapılan eserlerde muhakkak kopmalar ve çelişkilerin olması normal, fakat bir yandan Harun Reşid’i hiçbir şekilde ağzına içki sürmez bir halife olarak gösterirken diğer yandan saz ve söz meclislerinde sakinin sunduğu şarabı yudumlarken bulabiliyoruz, bu ve bunun gibi bir sürü çelişkiler silsilesi kitapta sizi bekliyor diyebilirim. Aralara onar tane kitap alarak bu sekiz ciltlik külliyatı bitirmeyi planlamıştım lakin bundan sonra biraz daha arayı açacağız gibi duruyor.

Binbir Gece Masalları Cilt 3/1Anonim · Yapı Kredi Yayınları · 2020110 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.