Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Granada‘nın düşüşü çağdaşlarına, tüm Müslüman alemine vurulmuş bir darbe olarak görünmüştü. Kimse de bu felaketi Arap yurtseverliğinin bakış açısından değerlendirmemişti. Dini çıkarların Arapların ulusal mücadeleleri ile özdeşleştiği Müslüman ortaçağ tarihinin son olayı, bildiğimiz kadarıyla, 12. yüzyılda Bağdat’taki Halifelerin dünyevi iktidarlarının yeniden tesis edilmesiydi. Bu kentin insanları, bunda yalnızca İslam’ın önderinin iktidara geri dönüşünü değil ayrıca Arapların yabancıların idaresinden kurtuluşunu da görmekteydiler. Buna karşın Halifeler, milliyetçilik sancağını açma ve Arap dilinin hakim olduğu tüm o yerleri bir çatı altında toplama çabasında olmamışlardı. Onlar, Sultanlardan Arap milliyetçiliği adına değil İslam adına haklarını tanımalarını talep etmekteydiler. Bir Arap dünyası monarşisi fikri hilafet merkezinin 1258’de Moğollar’ca yıkımından çok daha önce zemin kaybetmişti bile. Dolayısıyla Bağdat’ın düşüşü, dünyanın hiçbir yerinde bir zamanlar Ninova‘nın, Babil’in veya Roma’nın yıkılışının uyandırdığı hissi uyandırmadı..
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.