Olduğu yerde kaskatı kesilerek zamanın akışını durduramayan bir beden! Ardında ise geçmişle gelecek arasına sıkışmış, hesaplaşmak için açtığı defterle cebelleşen bir kadın! Aşk, ihanet, umut, özgürlük ve dahası var bu kitapta! Yaşamın sürekliliğinin devamını getiren bir günün sabah saatlerindeyiz. İnsanlar rutinleri içinde koşturuyor, artık ununu eleyip eleğini duvara asanlarsa kahvaltı masasında yerini alıyordu. Alice ve Jules! Artık yaşlanmış çiftimiz bir gün ölümle karşılaşıyor. Ansızın, umulmadık bir anda! Sabah saat onda komşu çocuğu David gelip Bay Jules'le her zamanki satranç oynama fasıllarını gerçekleştirecek. Yine aynı saatte geldiğinde evdeki ölümden habersizdir. Fakat durumu anladığında soğukkanlılığıyla birlikte Alice'le o günü bir başına geçirir. Aslında mühim olan ön planda görünen bu eylemler kısmı değildir, ölümün getirdiği hesaplaşma! Yani Jules'in replikleri bitip kenara çekildiğinde artık Alice öne çıkar ve mikrofonu eline alır. İşte o andan itibaren Alice'ten öğreneceğimiz çok şey var. Bakalım Bay Jules, bir gün boyunca neler dinledi, kitaba kulak verelim. Çünkü kabullenememişlik duygusu çok baskın! Tefekkürü hatırlatıp bir saniye sonrasını unutturmayacak bir kitap. Her ne kadar kitabın daha uzun olmasını istesem de sonuçta bir günü anlatıyordu. Anlatımı yormayan, akıcı bir metindi. [Kaynak: instagram.com/p/CNSuHICpHOC/?...]

Bay Jules ile Bir GünDiane Broeckhoven · Kolektif · 201462 okunma

·

69 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Esengül Ersoy