Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Geçenlerde, severek takip ettiğim booktuber
Sercan Baylan
Sercan Baylan
, bir videosunda, bir yazarın alıntısından hareketle; "bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalıdır" demişti. Ve eklemişti "oturduğunuz yere mıh gibi çakan,adeta döven, dayak yemiş gibi hissettiren kitaplar var" demişti. Bu kitap öyle bir kitap evet.. ve daha fazlası. Öyle bir öfke, acıma, bağır yanmasıyla okudum ki!! Zaten bildiğim, utanç dolu bilgiler, sağlam bir kaynakça ve isimlerle öyle bir netleşti, öyle bir örtüştü ki. Bu kitabı, yumruklarınızı sıkmadan, göz yaşınız akmadan bitirebilmeniz mümkün değil.. Değerli okur arkadaşım, Sevgili
merih
merih
, e beni bu kitapla tanıştırdığı için çok teşekkür ederim! Yalan yok, beni uyarmıştı.. Almak kolay, okumaksa zor demişti. Derinden hissettim bunu.. Bu kitapla ilgili, daha iyi bir inceleme okumak için, kendisinin , ilgili yazısına mutlaka bir bakın. #102139543 Modern toplum insanının saygı göstermediği kadar, birbirlerinin kültürüne, diline, ritüellerine, bilgisine saygı göstermiş olan yerli halklar( Barasanalar, Tatuyolar, Makunolar,Tanimukalar, Letuamalar) sayesinde bir topluluk içinde en az 10 dil konuşuluyormuş. O dili akıcı bir şekilde konuşana kadar, dili öğrenmeye çalışan kişi sadece dinlermiş. Bundan daha modern, etik, hoşgörülü bir davranışı, "Onları hristiyan yapmadan önce, insan haline getirmeliyiz" diyen Fransız Kaşif Charles Marie de la Condamine' den öğrenecek değiliz elbette! (Syf:124) Avrupalıların gözünde Aborjinler barbarlığın cisimleşmiş haliydi. Bu topraklara ilk gelenlerden bir Fransız kaşif Aborjinleri şöyle tarif etmişti: “Dünyanın en sefil halkı; adeta vahşi hayvan bunlar." "Köpeklerden bir farkları yok," demişti din adamı William Yates 1835'te, "size havlayan bir köpeği vurup öldürmek ne kadar caizse, bu insanları vurmak da o kadar caiz." Kırbaç kullanımının serbest bırakılması sonucunda, Batı Avustralya'ya ilk yerleşen topluluk lara mensup biri şunu söylemişti: "Unutulmamalıdır ki yerlilerde, bildiğimiz insanlardaki gibi normal bir deri yoktur, post vardır." Vurulup öldürülen Aborjinlerin cesetleri ağaç dallarına asılmak suretiyle bostan korkuluğu olarak kullanılıyordu. "Onların kaderi," diye yazmıştı Anthony Trollope 1870'te, "yeryüzünden silinip gitmek. Bu iş ne kadar erken olursa o kadar iyi." 1902 gibi yakın bir tarihte bile oyla seçilmiş bir siyasetçi olan King O'Malley parlamentoda şunu söyleyebilmiştir: "Aborjinlerin insan olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yok elimizde." Ne mi oldu! Vahşice yerli halklar istilâ edildi, değerli her şeyleri ellerinden alındı, 'aileleri uygarlaştırma' düşüncesiyle yola çıkılıp, çocuklarını ellerinden alıp, yatılı okullara zorla gönderip, birer soyadı verilerek, vatandaş olarak kaydedildi. Kadınlar, zengin istilaciların ellerinde hizmetçilik ve fahişelik yapmaya zorlandı. Devamında ne mi oldu! Farklı kültürlerin hepsi, yaşamsal zenginliklerin, yaşamsal yöntemlerin, ritüellerin hepsi uygarlaşma yolunda yok edildi! Tek tip yaşam türedi! Kapitalizm zirveye tırmandı. Devamında ne orman kaldı, ne buz! Elde kalansa; kısa zamanda milyonlarca canlı türünün, binlerce dilin yitip gitmesi oldu. Dünyanın sormakta çok çok geciktiği, çok hazin bir soru var. Ormanı hiç kirletmeden, ormanda yaşayan, ormandan, gökyüzünden, gökkuşağından, topraktan, sudan, buzdan, yeşilden hayat süzen,o hayatı seven, o hayatı yaşayan bu halklardan ne istendi? Ne istendi de birden, kimseye bir şey sormak zorunda kalmamış bu insanların hayatına girip, evliliklerine, çocuklarının velayet haklarına karışıldı/ karşılabildi! Ve bu hakkı kim verdi! (Syf:138) "On yıldan kısa bir zaman zarfında, sistemli kıyımlar sonucu, bufalo nadir görülen tuhaf bir hayvana dönüşmüş ve yerlilerin direnişi kırılmıştı. Bu kıyımı komuta eden General Philip Sheridan, bir yüzünde bufalo ölüsü, öbür yüzünde ölü bir yerli olan bir ma dalya çıkarılması için ABD meclisine önerge sunmuştu. 20 Temmuz 1890'da Güneş Dansı yasaklanmış, Kiowalar ve Büyük Düzlükler'de yaşayan diğer kültürlerin temel ibadetlerini gerçekleştirmeleri engellenmiş, hapse atılmakla tehdit edilmişlerdi. 1892 ilkbaharında başlayan bir kızamık ve grip salgını da ölümcül darbeyi indirmişti. ABD sınırları dahilinde olup bitenler dünyanın diğer yerlerinde de tekrarlanır. 1879'da Arjantin'de General Roca, Çölün Fethi diye bir askeri sefer düzenler. Bu seferin aleni amacı, Pampa yerlilerni ortadan kaldırmak ve topraklarıyla büyükbaş hayvanlarına el koymaktır. Tazmanya'ya sömürgecilerin ayak basmasından yetmiş beş yıl sonra, burada yaşayan halklar ortadan kaldırılmıştır." Bu kitabı Değerli Yazar Wade Davis, dürüstçe, dobralıkla, kendi gezi ve deneyimleriyle, harika bir üslubla yazmış. Okuyun Bu Kitabı!
Yol Bilenler
Yol BilenlerWade Davis · Kolektif Kitap Yayınları · 201769 okunma
··
312 görüntüleme
merih okurunun profil resmi
Ben de kendi incelemeni yazarken,
Yol Bilenler
Yol Bilenler
i okurken hissettiklerimi burada dostlarıma doğru bir şekilde aktarabilecek miyim acaba diye düşünmüştüm. Sevgili
süheyla çandıroğlu
süheyla çandıroğlu
İncelemenizi okurken neler hissettiğinizi o kadar iyi anlayabiliyorum ki..🙏 İnanın şu an insanlığın kendi kanı ve kemikleri üzerinde yükselttiği(!) uygarlığı yaşayacağıma, o kadim geçmişte olup güneş dansı yapabilmeyi istedim. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Teveccüh için ayrıca teşekkür ederim 🙏🤗
merih okurunun profil resmi
#175953907 Hatırlatıcı oldu, incelemenizi detaylandırayım dedim sevgili
süheyla çandıroğlu
süheyla çandıroğlu
🙏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.