Merhaba...
Bir vazife adamı: Murtaza
Amirlerinden en sıkı kurs görüp bunun sonucu olarak en nihayetinde takdirname alan, büyüklerinden terbiye gören, kanında vazifesi için Balkan Harbi'nde şehit düşen Kolağası Hasan Dayı'sının kanını taşıyan, hiçbir zaman disiplin, doğruluk ve dürüstlükten taviz vermeyip vazife uğruna ciğerparesinin bile ölümüne neden olan Murtaza, Orhan Kemal'in gazetede tefrika ettiği yazıların büyük ilgi görmesi ile kitaplaştırdığı Türk edebiyatının en trajikomik romanı.
Orhan Kemal, Murtaza'nın roman olma serüvenini de şöyle anlatmış: "İstanbul’a yeni gelmiştim. Yaşar Kemal, Tunç Yalman’a övgüyle söz etmiş ki, Tunç Yalman ilgilendi, romanın müsveddelerini rica etti benden. Verdim. Ama yayınlanmaya başlayacağını aklıma bile getirmemiştim. Nasıl gelsin? Yıllar yılı sadece yirmi otuz sayfa yazabilmiştim. Tefrikaya başlarsa, bu dört günlük yazı demekti. Bir gün yayımlanmaya başlanmış görmeyeyim mi? Her yanım buz kesildi. Bunun gerisini nasıl getireceğim. Öylesine titiz çalışıyorum. Ecel terleri döke döke devam ettim. Bitti. Ama Murtaza, uzun yıllara dayanan olgunlaşmış bir romanın kağıda dökülmesinden ibaretti."
Orhan Kemal'in gözlemleri ile yazmış olduğu bu eserde, karakterin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili ilginç bir durumda var. Murtaza, Adana’da bir bankada kapıcılık yapmaktadır. Orhan Kemal'in eşi Nuriye Hanım ve arkadaşı Nurer Hanım romandaki Murtaza’nın bankadaki kapıcıya fena halde benzediğine tanık olurlar. Nurer Hanım kapıcı Murtaza’ya Orhan Kemal’in Murtaza’sını anlatmış kapıcı Murtaza'da şöyle cevaplamış: “A be bu adam beni nereden tanır? Bilir mi benim gibi bir adam yaşar Adana’da, hemi de bu sıcakta. Neden yazar beni kitaplar? Ya okurlarsa amirlerim, bu yolda istemem laubalilik!”
Kısaca kitabın konusundan da bahsedecek olursak, mübadele ile Balkanlar'dan Türkiye'ye ailesi ile göç eden Murtaza, kendileri durumundaki hemşehrileri gibi yalan dolana başvurmamış haksız yere tarla, ev sahibi olmayı reddetmiş, devlet tarafından Çukurova'ya sevk edilmişlerdir. Küçük tarlaları ile meşgul iken işler yolunda gitmeyince İstanbul'a gelir Murtaza Efendi. Mahallede bekçiliğe başlayan Murtaza kısa sürede herkese kendinden söz ettirir(!) ve daha sonra terfi edilerek(!) bir fabrikanın gece kontrol amirliğine geçer. Asıl büyük trajedi de bundan sonra başlar.
Sosyal adaletsizliğin, toplumsal yozlaşmanın içinde bir vazife adamı, bir dürüstlük timsali, bir doğruluk abidesi olan Murtaza iki kez filme de uyarlandı. Özellikle Müşfik Kenter'in başrolde oynadığı versiyonu izlemenizi tavsiye etsem de, önce kitabı okumanızı öneririm. Çünkü film eksik anlatılmış, kitaptan çoğu pasaj yok malesef. Önce kitap, sonra film...
Keyifli okumalar...