Yerdeniz serisinin son kitabı olan Öteki Rüzgar'da yaşam ve ölüm arasındaki manevi duvarı, farklı dünyaların aslında nasıl aynı yerden gelebileceği anlatılmakta; kurgusal ve fantastik bir dünya anlatılsa bile gerçeklikle arasında çok sıkı bir bağ var. Kızılağaç'ın sevdiği kadını kaybetmesinden sonra canlıların geçemediği, ölüleri barındıran o çorak diyara rüyalarında istemsizce gitmesi onu Ged'e, Tehanu ve Tenar'a, Lebannen'e, ejderhalara ve Roke adasına kadar sürecek bir yolculuğa başlatmaktadır. Diğer beş kitapta hikayelerini özümsediğimiz karakterlerin karşımıza son kez çıkacak olması kitabın sonunda büyük bir hüzün yaratıyor. Tabii ilk defa karşılaştığımız isimlerde var, Kızılağaç gibi. Onun sayesinde rüyaların ve ejderhaların dünyasını görmüş oluyoruz. Bu serinin bana öğrettiği şeyi kısaca şu şekilde açıklayabilirim: birleşme ancak ayrılma ile mümkün olabilir, eğer kendini bir bütün olarak hissetmek istiyorsan ilk önce kendini parçalayıp, o parçaları tek tek özünüsemen gerekir, diğer türlü hep bir şeyler eksik kalacaktır.