“İsmail’i 938 kışında yine aldılar. Ankara’ya yolladılar. Askeri cezaevinde tecrite soktular. Tecrit dediğin taş bir oda. Penceresi de parmaklıklı ya, camları yok. Kar içeri yağıyor. Yer de çimento. Döşek möşek şöyle dursun, bir battaniye vermedi hergeleler. İsmail yukarı-aşağı dolaşırken 13 yıl önceyi hatırladı: İzmir’de, kulübede battaniye tüylerinin çenesine batışını, Ahmed’in lambayı üfleyip de bir türlü söndüremeyişini.”