Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

231 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Bilge Karasu'nun 1975 - 1976 yıllarında yazıp, 1985 yılında yayımladığı Gece'yi okuyup anlamlandırmak benim için kalburla su taşımak gibi bir çaba oldu. Buna rağmen kitabı beğenmemin sebebi yazarın anlatısında okuru sürekli dikkatini metne yoğunlaşmaya yöneltmesiyle, karanlığın ikindinin sonundan başlayarak geceye değin etrafı kaplamasını metni takip etmeye çalışan okura da benzer şekilde yaşatmasıyla bana farklı bir okuma deneyimi sunmasıdır. Yaşananların yerinin ve zamanının belirsiz olduğu, kişilerin ise netlikten uzak bir şekilde verildiği anlatıda baskıcı bir yönetimin ülkeyi gittikçe artan bir şekilde karanlığın içine sokması, bu yönetimin uyguladığı şiddet ve işkence yöntemleri, daha en başında ülkenin içine düşeceği durumu fark eden yalnız aydının çaresizliği sembolik bir biçimde verilmektedir. baskıcı yönetimin en önemli silahı, gecenin işçileri adı verilen insanlardır. Bunlar "hem geceyi hazırlayan hem de geceye hazırlayanlar"dır. Bunlar ortaya bir anda çıkmamışlardır. Henüz hava kararmadan bunlarla ilgili söylentiler ortada dolaşmaktadır. Hava karardıkça somutlaşır, görünür hale gelirler. Gecenin işçileri birbirinden kolay kolay ayırt edilemeyen, şahsi özellikleri olmayan kişilerdir. Aydınlıktan nefret ederler. İnsanlarda uyandırdıkları korkudan haz duyarlar. Gecenin işçileri ortaya çıkmadan önce onların geleceklerini ve ülkeye verecekleri zararı sezen birisi vardır. Bu kişi tepede - karanlığın en son ulaştığı yerde - yaşayan Düzeltmen - Yaratman - Yazar'dır. Daha sonra karşımıza I. ana bölümün kahraman anlatıcısı çıkar. Kahraman anlatıcı kaygı ve korku içinde koşturmakta, etrafta yaşanan şiddet olaylarına tanık olmaktadır. Kendisini "gündüzcü" olarak adlandıran insanlar vardır. Kahramanımız daha sonra yapımı bir türlü bitmeyen Bilgiler Sarayını ziyaret eder ve içinde zengin gençlerin yiyip içip eğlendikleri ve dışarıdan kimseyi almadıkları lüks bir yapının önüne gelir. Dört ana bölümden oluşan bu anlatının ilk bölümünde daha sonra kendisine N. adı verildiğini öğrendiğimiz bir kahraman anlatıcı; ikinci bölümde yaşanan kötülükleri meydana getiren beyin konumundaki kişinin kendisi olduğunu söyleyen, N.nin okul arkadaşı olan ve onu takip ettiren bir kahraman anlatıcı; üçüncü bölümünde Sevinç / Sevim adında, ikinci anlatıcının yardımcısı olan bir kahraman anlatıcı vardır. Dördüncü bölümün başında, N.ye içinde Sevinç / Sevim'in yazdığı kağıtlar olan zarfları getirmekle görevli bir kahraman anlatıcı karşımıza çıksa da ilerleyen kısımda şu ana kadar anlatıcılarla ilgili anladığımızı sandığımız ne varsa allak bullak edecek bir anlatım başlar. Anlatı boyunca "dipnot" bölümlerinde karşımıza çıkan ve dört ana bölümü oluşturan dört ayrı defterden de haberdar olan, üst kurgu niteliğinde, yazar - anlatıcının ağzından verilen bölümler vardır. Bu anlatıcı, defterlerdeki anlatıcıların sunumuyla ilgili bazı ipucu niteliğinde ifadelere yer verir: "Kişileri de hem var kılmalıyım, hem de belirsizlik içinde bırakmalıyım." (s. 58) "Bu defterin başından bu yana "ben" diyerek konuşan, bir kişi mi, en azından iki kişi mi?" (s. 99) Dördüncü ana bölümde ilerlediğimiz zaman artık anlatıcılar konusunda tamamen bir belirsizliğin içinde buluruz kendimizi. Defterlerdeki dört anlatıcı ayrı kişiler midir yoksa tek bir kişinin farklı belikleri midir? Dipnotları yazan farklı bir kişi midir yoksa dipnot bölümleri dahil tek bir kişinin elinden mi çıkmıştır? Anlatı karşısında içinde bulunduğumuz durumu dipnot yazarı şu şekilde tarif eder: "Atık aynalar içinde geziyor gibiyim. Kim ne hale geldi, kapı (çıkış kapısı) nerede, ben de bilemez oldum." (s. 161) Anlatıda ilerledikçe düğümlerin çözülmesini beklerken yeni bir düğüm eklenir. Anlatıcıların birbirini yalanladığı, yazarın adeta okurla oyun oynar gibi kendi eliyle kurduğunu kendi eliyle yıktığı, anlatının sonunda kafamızda birçok soru işaretinin kaldığı alışılmışın dışındaki bu eseri okumanın yaşattığı histen memnun kaldım. Buna rağmen insanlara önermeye cesaret edemeyeceğim bir kitaptır.
Gece
GeceBilge Karasu · Metis Yayınları · 20202,183 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.