Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Felsefeyle uğraşıyorum deme, kendimle uğraşıyorum de. Bedeniyle köle, bilgeliğin bilinciyle hür filozof Epiktetos felsefe tarihindeki Sokrates gibi hiç kitap yazmamıştır. Onun derslerine katılan Flavius Avrianus’un derslerinde tuttuğu notları düzenleyip kitap haline getirdiği biliniyor. Epiktetos’un meşhur anektodunu yazarak başlamak istiyorum ben de incelememe. Anlatılana göre Epiktetos’un çok sert bir efendisi vardı. Bir gün onun bacağını kıskaçla burkarak kendince eğleniyordu. Zavallı Epiktetos “Efendim kıracaksınız” dedi. Nihayet bacağı kırılınca da: “Söylemiştim, kırdınız.” Demekle yetindi. Bu anektod işte tam da Epiktetos’un savunduğu Stoa felsefesinin canlı örneği olabilir. Epiktetos için hatta Stoa felsefesinin en önemli ilkelerinden biri bedenini önemsememektir. Çünkü Epiktetos’a göre kendi bedenimiz dahi bize ait değildir. Kitapta da anlatıldığı gibi Epiktetos insanın sahip olduğu, gerçekten kendisine ait olan ve başka hiçbir kimsenin de ondan alamayacağı tek bir şeyin olduğunu söyler: o da insanın iradesi, ruhsal bilincidir. Bunun dışında insanın sahip olduğu hiçbir şeyin olmadığını, kontrol edemediğin hiçbir şeyi sahiplenmemeyi, elinden alındığında da zaten senin olmayan bir şeyi iade ettiğini sıklıkla vurgular. Bu sizden alınan şey aileniz olsa bile! Bu Stoacılıktaki kaderci yaklaşımı hep hayretle okuyorum, başlarına gelen her şeye ama her şeye koşulsuz olarak teslim oluyorlar. Topal mı kaldın, seni sen yapan tek şeyin iraden duruyor, yatalak mı oldun, alçak herif bir beden için tanrıya mı kızacaksın? Müthiş bir kadercilikleri var. Epiktetos’a göre mal, mülk, ün, mevki kişilerin değer verdikleri, kendilerini ve başkalarını ölçtükleri kişinin dışsallarıdır. Sahip olduğumuz tüm bu dışsallar sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şey aslında ruhumuzu köle eden efendilerden başka bir şey değillerdir. Biz onlarsız huzursuz ve mutsuz olacağımıza inanırız, Epiktetos ise gerçek bir mutluluk için tüm bunlardan yani nefsani olan tüm bu istek ve arzularımızdan tamamen kurtulmamız gerektiğini söyler. Bilgeliğe ancak bu şekilde ulaşabileceğimizi düşünür. Kitaptaki çileci yaşam önerisi, tanrıya ve ondan gelen her türlü felakete, yoksulluğa, acıya olan tam teslimiyet tasavvuftaki adanmışlığa çok benzerdi. Tanrıdan gelen ve gelebilecek olan her şeye mutlak-şüphesiz şekilde teslim olma duygusu beni gerçekten etkiledi. Kitabın Düşünceler adlı ilk bölümünde sık sık vurgulanan ve yaşantımızın tamamında olamasa bile yer yer kullanabileceğimiz başımıza gelen şeylerin değil de onlar hakkındaki kanaatlerimizi, yani değiştirebileceğimiz kısımla ilgilenmemiz gerektiği vurgusu içselleştirilebilirse uygulanabilir bir yöntem. Kitap yaşamın en büyük zorlukları karşısında dayanıklılığı ancak bunların zorluk ve yoksunluk oldukları yargısını ortadan kaldırmakla olanaklı olabiliceğini vurguluyor sık sık. Onun dışında geneli itibariyle kendimizi Tanrı’nın bize bahşettiği nimetlere şükretmeye, ondan gelen her şeyi kabul etmeye, akla, iradeye, güzel ahlaka dayalı bir yaşam sürmeye, nefsi terbiye etmeye ve tüm duygularımızdan arınmayı öğütlüyor Epiktetos bize. Kişinin ödevi tüm bunları yerine getirdikten sonra Tanrı’dan gelen her şeye tam anlamıyla iman etmek. En azından benim kitaptan çıkarımım bu yönde.
Düşünceler ve Sohbetler
Düşünceler ve SohbetlerEpiktetos · Kaknüs Yayınları · 2010853 okunma
··
251 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.