Farklılıklarımız üzerinde ısrar edemeyecek kadar çok uzay yolculuğu yaptık. O
sözünü ettiğin Çin Seddi'ndeki insanlar gibi, hani Çin'in bir ucundan öbür ucuna birbirlerine doğru yürüyen adamla kadın. Bu, artık gezegeni yeni baştan görmekle ilgili bir öykü değil, insanları yeni bir gözle görmekle ilgili. Onları uzaydan görüyoruz, cinsiyet ve tipler farketmiyor, isimlerin önemi olmuyor. Kendimizi de sanki uzaydan, ya da uydu kameralarından bakar gibi, her zaman hep aynı görmeye alıştık. Aslında hepimiz birer Moonie'yiz, ya da öyle olmayı öğrenmek zorundayız.