Mevzumuz 1960'lı yılların ortasında Güney Amerika'da geçiyor. Faili meçhul cinayetler, diktatörlükler, sefalet içerisinde bir halk...ve uzayıp giden listemiz var. Tüm bunları, kalemi neşter gibi bir gazeteciden dinlemek...elbette çok ilginç. Hani, taaaa Güney Amerika, taaaaa 1960'ların ortası diye okuyup geçmen gerekirken; yüreğine taş gibi çöken, boğazına düğümlenen sözcüklerle yutkunurken kendini yakaladığın bir garip çağrışımın tam hem de tam ortasında kalıyorsun.
Ve bu çok canını sıkıyor.