Hace-i Evvel ya da Yazı Makinesi olarak adlandırılan yazarımızın, Türk Edebiyatı'nın ilk polisiye roman olma özelliği taşıyan eseri Esrâr-ı Cinâyât.. "Cinayetin Sırları" anlamına gelen polisiye eser ilk olması bakımından belki bazı okurlar tarafından kaçınılacak gibi dursa da aksine her polisiye sever tarafından okunmalı ve romanın kahramanı Müstantik Osman Sabri ile tanışmalıdır. Öreke Taşı'nda genç bir kız ve iki erkeğin cesetlerinin bulunması ile ardından bir erkeğin intihar görünümlü cinayetinin işlenmesi sonucu bu cinayetleri çözmek için Müstantik (dedektif, sorgu hakimi) Osman Sabri Bey ve Hafiye Necmi görevlendirilir. Olayların ardında gizlenen sır perdesini keskin zekasıyla aralayan ve suçlanma pahasına adaletten şaşmayan Osman Sabri, Hafiye Necmi ve gazete muharriri arkadaşının yardımıyla da çözüme ulaşır. Ancak bu cinayetler nasıl, kim tarafından ve niçin işlenmiştir? Polisiye bir eser okuyoruz ancak Ahmet Mithat'ın kendine has üslubu, araya girip bilgi vermeleri, akla takılan kısımları yanlış anlamaya mahal vermemek için tek tek açıklaması kitabı bir başka güzel kılıyor. Cinayetlerin yanı sıra dönem ve dönemin adalet anlayışı bir güzel eleştiriliyor. Hatta söylenene göre o dönemde görevini kötüye kullanan ve adaleti yerlere düşüren Beyoğlu Mutasarrıfı eleştirmiş eserde ve bu mutasarrıf çareyi ülkeyi terk etmekte bulmuş. Hukuk sisteminin işleyişi ve adam kayırmayı korkusuzca işleyen Ahmet Mithat'a bir kere daha hayranlık duydum.. Kitabı okurken hep yeşilçam filmi izliyormuş havasındaydım. Aklımda her karakteri bir sanatçı ile bağdaştırıp okurken inanılmaz keyif aldım. Şimdi dahi filmi çekilse oturup bir güzel izlenir. Bizim Sherlock'umuz yok diye üzülmeyin Müstantik Osman Sabri Bey ne güne duruyor..

Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,773 okunma

·

119 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kübra Puğar