“Becerebilseydim ben de birilerini sevmek, birileri tarafından sevilmek isterdim elbette. Ama kurduğum bütün ilişkiler belirli bir noktaya kadar gidiyor, sonra aniden tıkanıp, ilerlemez hale geliyordu.”
“Ne kendimi ne de başkalarını şaşırtmayı severim ben. Düz, dümdüz biriyim ve çoktan bozguna uğramış hayatlarının maksatsız havuz problemlerinden yorulanlara da aynını tavsiye ederim. Çok zenginler, çok güzeller, çok cesurlar, türlü çeşit maceraya atılanlar, akıl küpleri, sefa pezevenkleri, depresif alkolikler, neşeli mirasyediler, tuhaf karakterler, renkli hayatlar cezbetmez beni. Pırıltısız, kıpırtısız, sakin, gösterişsiz, kimsenin izlemediği, fark etmediği, önemsemediği, öyle ya da böyle ilgilenmediği biri olmak isterim. Dikkat çekmek ruhumu sıkıştırır, huzursuzlaşırım. Birinin benimle ilgilendiğini yahut gözlendiğimi hissettiğim an heyecanlanır, altın dengemi bozar, olağan ritmimi aksatırım. Belki de dur duk yere olmadığım biri gibi davranmaya başlarım. Tüm düzenim, sükunetim altüst olur. Bunu göze alamam.”
“Kocaman bir yumruk gelip boğazımın orta ye rine oturmuş, kelimeler oracıkta düğüm düğüm olmuştu. Son yarım saati hiç yaşanmamış sayıp sessizce yatıp uyu mak ile yıllarca terse akan bir nehir gibi içime döktüğüm se si azat edip köpürte köpürte çağıldatarak, camı pencereyi titretip duvarları yumruklayarak, çığlık çığlığa, bağıra bağı ra ağlamak arasında gidip geliyordum. Yolunu şaşırmış bir rüya gibi, olmuşla olmamış arasında huzursuzca sayıklıyor dum: "Eğer bir ateş olacaksa, hepimiz yanacağız!"”
“İnsanın kendi kendine, kendi kendisiyle konuşması iyidir. Kimse canınızı yakamaz. Kırılsanız, üzülseniz bile, bu bir sırdır. Sizinle sizin aranızda kalır. Kimsenin haberi olmaz.”
“İyi olduğunuzda herkes sizin salak olduğunuzu düşünür. Ben salak değilim. Neler olup bittiğini herkes kadar biliyorum. Ama konuşmamayı tercih ediyorum. Sustuğunda seni saf, salak ve cahil zannediyorlar. Varsın öyle bilsinler. Herkesin bildiği kendine.”