Posta müdürü Remzi bey'in tayini Yokuşlu kasabasına çıkmıştır. Yıllardır gittiği her kasabada, köyde onu yalnız bırakmayan eşi Melek Hanım'a birlikte bir tren yolculuğuna daha çıkarlar. Ama ne yolculuk.. Pis kokular, kedi miyavlamaları, kalabalık ve daha nicesi onları rahat bırakmaz. Nihayet tren gara giriş yapar. Remzi bey ve Melek hanım yeni kasabalarına neredeyse gelmişlerdir. Ancak Yokuşlu'ya girmek hiç de kolay olmayacaktır. Bilinmeyen bir gizem dolaşır etrafta. "Yokuşlu'ya kimse gitmez". Ancak neden gidilmediği, buraya girilmemesinin esas sebebi nedir kimse bilmez. Kasaba girişinde Remzi bey, eşi Melek hanım, bir gözü yeşil bir gözü mavi kedileri, Zeliha, Hüsam, Yanıkoğlu Hüseyin ve sessiz çift bekler dururlar. Neyi beklediklerini bilmeden.
Sonu olmayan bir hikâye okudum desem yalan söylemiş olmam sanırım. Başlamasıyla bitmesi bir oldu evet ama bir durup ne okudum ben böyle diye uzuun uzun sordum kendime. Anadolu'yu Anadolu insanını en iyi anlatan yazarlardan biridir Yaşar Kemal. Burada da yine Anadolu'dan bir kasabayı ve Anadolu insanlarına yer vermiş. Ancak konuyu neden böyle işlemiş bir anlam veremedim. Kimsenin giremediği bir kasaba var ancak devlet oraya tayin çıkarıyor, kasaba da hiçkimse yaşamıyor ve kasabaya neden girilmediğine dair hiçbir ipucu verilmiyor. Kısacık bir hikâye alegorik bir dünya olup sorulara sürüklüyor insanı. Hızlıca okuyabilirsiniz ama bir anlam yükleyebilir misiniz orası meçhul?