Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

279 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
MUHTEŞEM TÜRK !
İrvın Yalom'un "Nietzsche Ağladığında" kitabını okuduktan sonra hem yazara hem kitaba aşırı derecede hayran olmuş ve kendisini seven herkesin bu muhteşem psikolog ve psikanalist Yalom'u okumaya davet etmiştim. Gündüz Vassaf ile ilk tanışma kitabım "Cehenneme Övgü" Türklerin İrvın Yalom'u olarak gördüm ve Türk olmasından gurur duydum. Aynı zamanda da bu değerli psikolog yazarı önce Almanya, sonra Hollanda ve en son da Amerika'ya kaptırdığımız için üzüldüm. Yazara karşı hislerim tamamiyle "Ben sevdim eller aldı" oldu. Olsun, başında Türk Yazar ünvanı olduğu sürece yaşadığı ülkeler bir Türk psikoloğun da uluslararası olabileceğini bana gösterdi. Uluslararası yazarlarımız var ama hem psikolog hem yazar olarak tanıdığım ve sevdiğim ilk insandır. Bir de Mehmet ÖZ var değil mi ? :) Neyse konudan sapmayarak totaliter güçle arasında muhteşem bir savaş olan ve okuyucuyu bu savaşın tam içine sokan, psikolog olmasına rağmen kendi mesleğinin bile otoriteye hizmet ettiğini açıkça, dürüstçe ve yüreklice ifade eden muhteşem Türk'ün beni en çok etkileyen konu başlıklarına geçeyim. Nietzsche Ağladığında bir roman olmasına rağmen Cehenneme Övgü tam olarak bir felsefe, düşünce ve sosyoloji kitabıdır. Nietzsche Ağladığında yarı gerçek yarı kurgu, Cehenneme Övgü ise gerçeğin ta kendisidir! O yüzden daha etkileyicidir. (Bence) Geceye Övgü İlk bölümün ilk konusu. Bir günün, gündüzüne ve gecesine olan bakış açım tamamen değişti diyebilirim. Gündüz robotlaşan insanın geceleri nasıl özüne ve özgürlüğüne döndüğüne okuyarak ve yaşayarak apaçık şahit oldum. Özgürlük Cehennemindir Totaliter güçlerin, bizi yönetenlerin yeryüzde vaadettikleri sahte Hasan Sabbah cennetine bir meydan okuma. Cehennemi bu dünyada da yok sayamazsınız ama hiçbir iktidar yönettiği halkına cehennemi vaadetmez. Günümüzde cehennem kendilerine inananların, cennet ise paralı askerlerin mekânıdır. Yeryüzünde gerçek bir cehennem, sahte bir cennetten iyidir. Ama bu durum hiçbir gücün hoşuna gitmez. SÖZCÜK MAHPUSLARI Kelimelerin kavga hatta savaş çıkaracak güçleri olduğunu bilseydiniz ne yapardınız? Bir daha asla konuşmazdınız değil mi? Oysa bazen bile bile kavga ve savaşları çıkarıyoruz konuşarak. Özellikle de kötü ve boş konuşarak. Sözcük Mahpusları susmanın ve suskunluğun erdemini en ince detayına kadar anlatan bir düşünce biçimi. 20. YÜZYIL DELİLERİ ARTIK ÖZGÜR DEĞİLLER Bireysel delilik kişiye, toplumsal kolektif delilik topluma ve yöneticilere özgüdür. Delirip savaş, vahşet ve adaletsizlik yapan ülke halklarına ve yöneticilerine psikiyatristler destek verebiliyorken, özellikle de askeri psikiyatristler, bu sürüden ayrılmayı tercih eden bireyler delilik teşhisiyle aynı psikiyatristler tarafından raporla onaylı deli oluyor. Cehenneme Övgü'nün içinde deliliği de, özellikle bireysel özgür deliliğe yapılan övgüler ve düşünceler. Delillerim ve deliliğim beni bu yaşıma getirdi. Sen köşene çekil düşün, seni neler bitirdi? "Deli" sözcüğünü hafife almamalı, çünkü bu ayrıcalık pek az insana verilebilir. BURADA YER, ŞURADA UYURUZ Evlerimizin içine kadar haklı olarak girdin Gündüz hocam! Özetle, bir asker için kışla neyse, vatandaş için de apartman dairesi odur. Kışla, kayıtsız şartsız bir disiplini aşılamaya yarayan üniformanın bir uzantısıdır. Aynı şey, bugün içinde yaşadığımız mekânlar için de geçerli. KAHRAMANLAR TOTALİTERDİR Özgürlük içinde yaşamaya cesaret edemediğimiz için, bu işi tapındığımız kahramanlara havale ediyoruz. Kraldan çok kralcı olmanın yazıya dökülmüş düşünceleri. Kahramanlara kahredip sövmenin tam zamanı. ENFORMANYAKLIK Enformasyon güçtür, der bir özdeyiş. Haber aldığımız oranda gücümüz artar. Enformasyon, yani bilgi akışı. Televizyon yayınlarının, ABD'nin Vietnam'dan çekilmesinde etkili olduğu düşünülür bazen. Bir gazete sinek öldürülebilir ama gazete aslında en büyük yazılı manipülasyon aracıdır. Erfarmanyaklık kısmında matbaanın icadından öncesi ile sonrası arasındaki fark açıkça ve berrakça düşünmeye sevk ediyor. İç ve dış dünyadan haber alamamak kadar aldığımız haberlerin oluşturduğu bilgi kirliliği manyaklığına dikkat çekiyor. SENİN CİNSİYETİN NE? Cinselliğin kadın-erkek olarak bedende değil, zihin ve düşüncede benimsenip kabul edildiğini savunuyor Psikolog yazarımız. Bireysel cinselliğin totaliter baskısı bir Devlet adamını cinsel bir skandal işleyip bir fahişe işe birlikte olup ifşa edildiğinde istifa edip bu istifanın da anında kabul edilmesine yok açar. Bir teröristle iş birliği yapmakla yazılı olmayan bireysel cinsellik kanununu ihlal etmenin sonucu aynıdır. SEÇMEME ÖZGÜRLÜĞÜ Dayatmaları ters anlayıp bir seçim yaptığımızı farzetsek de çoğu zaman bir kadını, bir erkeği, kısaca sevgiliyi, bir işi, bir rengi, hatta Ülker çikolatalı gofreti bile sevmemeyi seçmenin, daha doğrusu seçim yapma baskısından kurtulmanın erdemini yine otoriteye olan hıncıyla anlatmış yazar. Kendisini seven herkesin bu kitabı da okumasını çok isterdim :) iyi okumalar.
Cehenneme Övgü
Cehenneme ÖvgüGündüz Vassaf · İletişim Yayınları · 20209,9bin okunma
··
2.197 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
furuğğğ okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş.Son bölüm, yani seçmeme özgürlüğü yazdığın "karar vermemek de bir karar mıydı ? " sözünü çağrıştırıyor. Asıl özgürlüktür bence de seçmemek. Erich From "özgürlükten kaçış" ve yine Gündüz Vassaf'ın "Cehennemin Dibi" kitaplarının da aynı duyguları oluşturacağı kanaatindeyim.
Çağlayan ASLAN okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Aslında özgürlük anlayışımızın anladığımız ve bildiğimiz gibi olmadığını anlatan bölümlerdi. Bütün kitapları okunur. 👍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.