Gönderi

238 syf.
10/10 puan verdi
2021’DEN Fî TARİHİNE
Postmodern roman grubunda yer alan bir eser olduğu bilgisi ile başlıyorum Puslu Kıtalar Atlası'na. Bu postmodern kavramı çeşitli alanlarda, çeşitli şekillerde kendini yansıtmış olmakla beraber; edebiyat alanında da yerini alarak bu dünyaya yeni bir soluk getirmiş. Modernizm sonrasında aktif hale gelen bu akım modernizm sonrası anlamına gelmekte olup (post: ardı, sonrası), olaylardan ziyade iç dünyaya, soyuta yönelmeyi amaçlar esasen. Düşündüğünü iletmez, düşündürür. Oluşumunda Freud ve Psikanaliz'in etkisi varmış bolca. Kurmaca, fantastik ögeler, çok yönlü bakış, belirsiz sonlar, okuyucu ile beraber ilerleme ve okuyucuya pay bırakma gibi tutumlar sergileyebilirmiş. Tutunamayanlar(ım)'a bir selam sarkıtıp devam ediyorum. Selim'i anmadan olur muydu Olric? ... Atlas da postmodernizmden nasibini almış ve üstkurmaca olarak nitelendirilen bir eser olarak karşımıza çıkmış. Nasıl mı? Hikâyeleri bir tarihsel dönem içinde, bu döneme ait kalıplarla işleyip, içine kurmaca sahneler serpiştirerek denebilir. Bunu yaparken hikâye içine hikâye yerleştirmiş, okuyucuya birlikte yazmayı teklif etmiş; kurmaca üstü tabiri esasen buradan gelmekte, çifte kurmaca ve yazarı da eklediğinden dolayı, sonsuz okumaya müsaitlik. Fantastik ve tarihi roman birleşimi diye de özetlemek yerinde olacaktır. Keza sürekli olarak bir zaman vurgusunun olmadığı kitabımız da -fÎ tarihi hariç-, bir kurmaca üzerine ilerliyor; fakat yazar, bu ilerleyişi 17.yy Osmanlı'sının içinden hareketle oluşturuyor; yani okurken kethüdalar, lağımcılar, paşalar, padişahlar, Galata, Konstantiniye, savaşlar, fermanlar derken bir yandan da bakıyorsunuz ki sekiz yıldır aralıksız uyuyan bir de adam karışmış bu cümbüşe. Fakat bu adam, yazarın üslubu sebebiyle öyle güzel bir yer ediniyor ki hikâyenin içinde, sanırsınız gerçekten o dönemde var olmuş ve yıllardır aralıksız uyumuş durmuş. Yadırgamıyorsunuz bunu 'Yok devenin gözü!' diyerek. Ve esasen, temelde düşünmenizi istediği konu, 'gerçeklik' üzerine fikirler yürüterek sizden de buna eşlik etmenizi istiyor. Ustaca bir iş. Yani bayanlar baylar! Bu bir La Fontaine masalı değil; bu, bir tarihi, masal tadında sizlere sunan, her şeyden öte meselesi de bir mesele üzerine kafa yordurmak olan bir adamın kalemidir: İhsan Oktay ANAR'ın. Mest oldum. Her sayfasında dozunu sürekli artıran bir keyfe sevinirken, son sayfasına vardığımda keyfin bitişine üzüldüm. Toplamda yedi bölümden oluşan kitapta çeşitli karakterler ve bu karakterlerin orijinal - başka yerde kopyasına rastlayamayacağınız kadar- hayat hikayelerin okuyacaksınız. Bunları okurken, yazar size bazı ipuçları verecek, hikayeler arasına gelecekten cümleler ekecek; bir karakterin hikayesini okurken ipuçlarını ve ekili geleceği kullanarak onu diğer bir hikayeye bağlayacaksınız ve Atlas'ın bütünü böylece her sayfada yavaş yavaş oluşacak. Atlas'ı sadece kahramanlarımızdan Bünyamin'in oluşturduğunu sanıp aldanmayınız lütfen. ... Sürprizlerle doluydu bana kalırsa. Sürpriz hissi de bu bulmaca oyununun ve ilginç hikayelerin etkisiydi. Dönem dilini ustalıkla kullanması da cabası. Bana okuduklarım arasında İskender PALA'nın kalemini de hatırlattı. Birini seç derseniz, okuduklarımı baz alarak ve okumadıklarım adına soru işaretlerini de koyarak kararsız kalabilirim. Okunası yazarlar. Bunların dışında, okurken bir yandan da izliyorsunuz kitabı; film tadında. Tadını kaçırmadan ana fikir üzerine birkaç cümlecik de ekliyorum: Postmodern, üstkurmaca metinlerde esasen bir mesele vardır dedik. Bu kitabın meselesi de başta 'gerçeklik'; onun akabinde varlık, kimlik diyebiliriz. Var mıyım, ben kim, gerçek nedir soruları özetle. ... İşin özü, fantastik ögelerle gerçeklikler arasında bir köprüde gidip geleceksiniz okuma boyunca. Bu size ne tam gerçeğin kucağında hissettirecek, ne de sizi nâmümkün bir dünyaya daldıracak. Hikâye arafta, tadı damakta kalacak. Keyifli olması dileğiyle... ... EK: Usta'yı anmamak da olmaz; az söyleyeceğim, çok anlayasınız: Diyor ki: ‘Okuldan kaçıp kütüphaneye gidiyordum. Okuldan kaçıyor, orada okuyordum. Maupassant, Çehov, Gogol. Bir gün eve okuldan atıldığım haberi geldi, devam etmediğim için.’ İşin acı tarafı, 'Yazacaklarım bu kadardı, yazdım ve bitti.' diyerek bize sadece 5 kitap hediye etmiş olması. :)
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,6bin okunma
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.