Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
SUÇLUYU KAZIYINIZ ALTINDAN İNSAN ÇIKAR…
“Bir Ceza Avukatının Anıları”nı ilk kez üç yıl önce okumuşum. O zamanlar henüz genç bir hukuk talebesi idim ve oldukça etkilenmiştim. Bugün her ne kadar hukuka dair doğrudan bir meşguliyetim olmasa da, birkaç hafta önce tekrar okuma fırsatı buldum. Öncelikle kitapta yer verilen hikâyelerin ne kadar kısa kısa olsa da, her birisinin arkasında büyük bir derinlik barındırdığını söyleyebilirim. Bunu sanatla ilgilenenler de takdir etmiş olacaklar ki, hem birkaç hikâyeyi Lütfi Ö. Akad filme çekmiş, hem de çeşitli hikâyeler tiyatro oyunu haline getirilmiş. Kitap, idam ile ilgili hikâyelerle başlıyor. Kendisi de idam karşıtı olan ve hümanist doktrini savunan, bu yönde eserler de veren bir isim Erem. Erem her şeye rağmen, “Suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar.” (s.35) diyerek, bugün de hukuk sistemlerinde egemen olan bireyi, insanı önceleyen bir yaklaşım sergiliyor. “Cezaevinde intihar edenler arasında ömür boyu hapse hükümlüler çoğunluktadır. Demek ki yaşamak, bazen ölümden daha ağır gelebiliyor.” (s. 7) diyerek, “ Eğer insanın nasıl soğuduğunu bilmezseniz, ölüm cezasını cesaretle savunursunuz.”(s.8) diyerek bu tutumunu savunuyor. Bir diğer savunduğu ilke ise masumiyet karinesi. Günümüzde de her ne kadar tutuksuz yargılama esas olsa da, hâkimler adli kontrolden ziyade tutuklu yargılama yolunu tercih edebiliyorlar. Ancak bu durum kişilerin, hüküm giymeden toplumun gözünde mahkûm olmasına yol açıyor. Burada dengeyi iyi sağlamak ve adli kontrol ile de mağdur yakınlarını da incitmeyen ilkeleri, mekanizmaları geliştirmek elzem… Her ne kadar “Pardon” filmi örneğindeki gibi bir tablo çok ender görülse de, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesini olaylara egemen kılmak ve suçluluğu kesin olmayan insanları toplum önüne tekrar çıkamayacak duruma sokmamak gerekiyor. Bu sebeple Erem’in öne sürdüğü gibi "Adalet, çözemeyeceği düğümü atmamalıdır." (s.15) ve “Adalet yanıldığını anlayınca geri veremeyeceğini baştan almamalı. (s.32)”. Hele hele de bu özgürlük olunca… İnsanları suça iten neden nedir peki? Suç sonucu cezalandırılan aslında kimdir? Durkheim’den Foucault’ya birçok isim aslında suç ve cezalandırma ile asıl hedefin suçlu değil de “toplum” olduğunu öne sürerler. Foucault’un “Hapishanenin Doğuşu”nda yer verdiği, ayağı ve elleri dört ata bağlanıp halen canı çıkmayan Damiens’e ilişkin işkence sahneleri, mahkûmun canının çıkarma girişimleri ile hedef sadece suçlu mudur? Ya da dilimize pelesenk olmuş “Taksim’de sallandıracaksın bunları gör bakalım kalıyor mu?” sözleri ile hedef nedir? Hedefin toplum olduğunu söylersek, aslında insanı suça itenin bireysel eğilimlerden ziyade toplumsal mekanizmalar olduğunu da kabul etmemiz gerekir. Her ne kadar insan iradesi diye bir olgu varsa da, insanoğlunun tamamen rasyonel hareket ettiğini ya da özgür karar verdiğini iddia etmek mümkün değil. Hiçbirimiz büyüdüğümüz, yaşadığımız çevreden, aldığımız eğitimden bağımsız değiliz. Hal böyle olunca ve de bugünkü hapishanelerin doluluğu da göz önüne alınınca, çözüm insanları cezalandırmaktan ya da cezaların caydırıcılığından öte “iyi bir toplum” inşa etmekten geçiyor. Yoksa teröristleri öldürerek terörün bitmeyeceği gibi, suçluları öldürerek de suçu bitirmek mümkün görünmüyor. Kitaba dönecek olursak, kitapta hayat kadınlarından, kan davalarına; cehaletten toplumsal baskı sonucu adam öldürmeye, çeşitli intihar vakalarına dair birçok örnek bulmak mümkün. Bu yönüyle de okunmayı, tekrar tekrar üzerine düşünmeyi, konuşmayı hak eden bir kitap… Son olarak bugün hukuk sistemimiz idam cezasına veya Madde 438 gibi garabetlere sahip değil ancak adaleti sağlamanın ve toplumu bütünleştirmenin yolu kurallardan ziyade kuralların doğru uygulamaktan geçiyor. Erem’in dediği gibi, “Sokrat'ı ölüme mahkum eden hâkimlerden hiç biri bu güne kadar yaşayabilmiş değildir. "Sanık Sokrat" hala kendini savunuyor. (s.18)”… Kitabın başında bahsettiğim filmlere ek olarak idam, ceza, cezaevi gibi temalarda “Reis Bey”, “Madde 438”, “Karılar Koğuşu”… gibi az bilinen filmleri önerebilirim. Kitaptan uyarlanan filmlerden birkaçı Youtube’da mevcut. Linkini buraya bırakıyorum. youtube.com/watch?v=zupFvb0... (Emekli Başkan) youtube.com/watch?v=uZEnwqO... (Çekiç ve Titreşim) Bu vesileyle daha çok yazma adına açmış olduğum bloğumu da paylaşmış olayım. Yorum ve katkılarınız için şimdiden teşekkürler… tahirsamimmbey.blogspot.com/2021/05/sucluyu...
Bir Ceza Avukatının Anıları
Bir Ceza Avukatının AnılarıFaruk Erem · Murat Kitapevi · 2018913 okunma
··
372 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.