İran/Tahran 1973 yılında geçen bir roman. Kendi iç dünyasında yaşadığı duygular ve tüm mahalleyi sarsan cinayetten dolayı vicdan azabı çeken Paşa. Her daim Paşa'nın yüzünü güldürmeyi başaran ve Tahra'nın damların'da yıldızları seyrederek hayallerini konuştukları dostluğun en zirve ismi Ahmet. Beşik kertmesi olan ve bir kandil gibi acı içinde parlayan Paşa'nın en büyük aşkı Zari. Ahmet'i hayatının anlamı Fehime. Bu dört arkadaşın Tahran'da yaşadıkları... Benim kitapta en beğendiğim olay Paşa'nın kendi olayını "Kazablanka" filmine benzetmesi. Başrol oyuncusu Humphrey Bogart (Rick) kendisi oluyor, Doktor (Victor) "Paşa ve Zari (filmde Rick ve Ilsa) aralarındaki aşkı fedakârlık üzerine tanımladıklarını gösteriyorlar. " Çünkü Victor'un (Doktor'un) yakalanması ya da ölmesi için önemli bir nedeni vardır. Victor'un karısı Ilsa (Zari) , Rick'in (Paşa) kalbinin derinliklerine yaşattığı büyük aşkıdır. Acaba Paşa, Kazablanka'da Humphrey Bogart'ın yaptığı gibi onu ve Zari'yi kurtarmak için kendini feda edecek mi? Paşa vicdanının söyledikleri ile yaşayabilecek mi? Benim için kitabın en can alıcı sayfası 252'ydi. Bir müddet öylece kalakaldım... İnanmak istemedim... Mahbod Serajı'nin İran ve İran halkına olan sevgisini tanıtmak istediği romanı.

Tahran'ın DamlarıMahbod Serajı · Pegasus Yayınları · 2010442 okunma

·

244 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.