Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

431 syf.
9/10 puan verdi
Piraye
'Piraye Aramızdaki münasebetlerden birisi olan fakat zaten bilfiil çoktandır mevcut bulunmayan ve daha senelerce de mevcut olamayacağı anlaşılan karı kocalık münasebetimizi, kadın erkek münasebetimizi tasviye etmemiz, kesmemiz gerekiyor. Bunun icap ettiğini uzun muhakemelerden nefsimle yaptığım işkenceli müsahabelerden sonra anladım. Ve sana bir gün bile fazla yalan söylememek için bu münasebetin artık kesilmesi gerektiğini işte hemen yazıyorum. Sen yine benim en yakın insanımsın. En yakın dostum ve arkadaşımsın. Çocukların çocuklarımdır. Bu tarafımızda hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyorum. Fakat artık karı kocalığımız devam edemez. Bu bağımızı bağlarımızdan ancak bir tanesi olan bu münasebetimizi kesmemiz lazım geliyor. Sana yolladığım bu mektupla beraber ben karı koca münasebetimizin kesilmesi için gereken yerlere müracaatımı da yapmış bulunacağım. Bütün bu olan biten şeye rağmen yakın iki insan olarak kalacağımızı biliyorum. Benim başım sıkıştığı zaman hapiste olayım, dışarıda olayım yine sana koşacağım. Sen de öyle bana koşacaksın. Ömrümün en güzel senelerini, en iyi eserlerini sana borçluyum. Onlar manen ve maddeten senindir. Şimdilik Allah'a ısmarladık. Beni affet bile demiyorum. Her şeye rağmen beni herkesten ziyade anlayacak olan insanın yine sen olduğuna eminim. Ellerinden öperim. Paylaştığım mektup, 12 senedir Nazımla Pirayenin büyük aşkları, sevgileri, özlemleri, hasretlerini içinde barındıran ve o kadar akıp giden yıldan sonra "sen benim en yakınımsın" dediği kızıl saçlı Piraye'yi Nazım'ın terk ediş mektubu... (İnanmak zor ama gerçek maalesef)... Zavallı Piraye, dünyanın en büyük hayal kırıklığı olsa gerek... (Kitapla bağlantılı olduğu için bu Nazım Piraye aşkına değinmek istedim 1K dostları.) Kitaptan bahsedeyim 1K dostları... Eserde baş karakterimiz Piraye, İstanbulda yaşayan özgürlük aşığı, kısıtlanmaya tahammül edemeyen şiir aşığı, şiirsever ve İstanbul Üniversitesinde diş hekimliği okuyan genç bir kız. Piraye, okulda kendisi gibi şiirsever olan Arif diye bir adamla tanışır. Karşılıklı bir şekilde sürekli şiirleşirler. Aradan kısa bir süre geçer ve Piraye hiçbir neden yokken, Arif ile arkadaşlığını bitirir. Asıl kitabın hikayesine gelecek olursam; Piraye, okulda kendisi gibi diş hekimliği okuyan son sınıfta olan Haşim adında aşiret ağası bir adamla tanışır. Başta bu ilişkiyi istemeyen Piraye'yi Haşim bir şekilde ikna eder, Piraye'nin evine hediyeler, çiçekler yollar, Pirayeden vazgeçmeyeceğini onu her gördüğünde dile getirir. İşte Piraye'nin İstanbuldan Diyarbakır'a yolculuk serüveni bu şekilde başlar. Hiçbir şekilde İstanbuldan ayrılmak istemeyen İstanbul'a aşık bir Piraye'yi Haşim bir şekilde plan yaparak, Diyarbakırda yaşamaya ikna eder. Piraye ile Haşim evlenirler. Bu evlilikten sağlıklı bir kızları olur. Diyarbakırda karı koca diş muayehanesi açarlar. Diyarbakır... Güney Doğunun doğal güzelliğiyle bir o kadar lezzetli, tatlı... Bir o kadar da acı, ekşi bir şehri. Eserde yazar, Diyarbakır şehrinin kültürünü, geleneğini, şehrin yaşam tarzını, köylerin kendine has göreneklerini şehir betimlemelerinde usta kalemine nakış nakış işlemiş, ilmek ilmek dizmiş, sıra sıra hayatlardan kısa kısa kesitler sunmuş. Diyarbakır... Haşim'in doğup büyüdüğü ve aşiret ağası olup ün saldığı topraklar... Peki Piraye, Diyarbakır'ın o köy ailelerinin köy aşiretlerinin töre dedikleri ve atalarından gelen bir inançla yaşayan ve bunun altında da Diyarbakırda körpecik bir kız ezilen, kısıtlanan, emirlere itaat etmek zorunda kalan bir genç kız. Haşim ile Piraye'nin evlendikten sonra kızları olmuştu. Ancak, Haşim'in ailesi bu evlilikten bir erkek torun istiyorlardı. Haşim'in ailesi için bu durum büyük hayal kırıklığı oldu. Piraye, İstanbuldan bir haber alır. Babası hastalanmış hastahaneye yatırılmış. Piraye, Diyarbakırdan İstanbul'a gelir, bir süre kalır. Ailesinin evlilik baskılarına daha fazla dayanamayan Haşim ve yana yana erkek torun isteyen ailesi Haşimi evlendirir. Bu olayı duyan Piraye çok üzülür, olayın etkisiyle şok yaşayıp İstanbulda kalır. Piraye'nin üstüne kuma getiren Haşim, yaptığı evlilikten belli bir zaman sonra çok pişman olur, Pirayeden af diler, Piraye'ye dil döker ve Piraye, Haşimi affetmez. Eserin içinde bu kronolojiden sonra, daha daha ilgi ve merak uyandırıcı olaylar sürekli akıcı bir şekilde okuyucuyu sıkmadan, yormadan gelişmeye devam eder... Yazarın üslubuna değinecek olursam; gayet duru, açık, sade bir anlatım. Eserin içinde kelimeler dans ediyor adeta ahenkli ahenkli... Eseri okuduktan sonra şahsımda derin izler bırakan mutluluk, sevgi, hüzün, hayal kırıklığı acı, tatlı, ekşi gibi birçok eylemleri barındıran ve şahsımı eserde geçen Diyarbakır şehrine karşı hazırlayan, şehirle ilgili inanılmaz güzel bilgiler verip, okurunu şehrin muhteşem tarih yolculuğuna çıkaran okurda Diyarbakır'ı gezip görme düşüncesini aşılayan bu hissi uyandıran ve oldukça doyurucu bir kitap yazan ve günümüz sorunlarını ele alıp ve bu sorunları kitabında çok güzel harmanlayıp, betimleyip, biz okurlara sunan yazara çok teşekkür ederim. Daima kitapla kalın değerli okur! İyi sabahlar, Gününüz mavi olsun... Sevgiler, saygılar 1K dostları...
Piraye
PirayeCanan Tan · Altın Kitaplar · 201344,4bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
3.853 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.