Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Demokrasi sözcüğünü herkes sevdiği bir sakız gibi, ağzının istediği oyuğunda çiğniyor, kimisi balon yapıp patlatıyor. Patlatır patlatır, demokrasi bu, boru değil ki. Bir ırz düşmanı açısından bakıldığında, yolda gördüğü ve oylumlarını beğendiği her kadının zart diye bir kırmızı ışık dibinde ırzına geçilebilmeli. Irz düşmanı ismiyle yanlış kodladığımız adam, çünkü kendisi bir şeyin düşmanı değil, kadın cinsel organlarının ve çok sevdiği kendi cinsinin organının aşığıdır, içinde ırza geçme özgürlüğü bulunmayan demokrasiye, demokrasi mi der? Bir hırsız için demokrasi, özgürce çalabilmektir. Erbakan'ın demokrasiden anladığı, her kilometrede bir imam-hatip okulu açılmasıdır. Biz demokrasi için kavga vermiş bir millet değiliz. Atatürk'ün zoruyla, çünkü o zorlamasa kimsenin aklına böyle bir kurtuluş savaşı da gelmiyor, bir bağımsızlık kavgası yaşamışız. Bunun sonucunda Atatürk, istese çok yakışıklı bir padişah olabilecekken, bize dev bir kıyak yapıp demokrasiyi armağan etmiş. Armağan, hele ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyse bizim için bir değer oluşturmaz. "Size Sidney'den bumerang getirdim efendim!" Diye paketi uzatan dostunuza boş boş bakarken, hıyarağa getire getire ne getirmiş, diye düşünebilirsiniz. Böyle abuk hediyeler aldığımız ve nereye koyacağımızı, ne yapacağımızı bilemediğimiz çok olmuştur. Oysa sahip olmak için uğraştığımız, didindiğimiz güç bela edindiğimiz şeyler, bir bisiklet, bir cep telefonu, bir walk-man bizim için ne kadar değerlidir. Bu yüzden Atatürk tarafından bize bir demet çiçek olarak sunulan demokrasinin değerini ve ne olduğunu bilmiyoruz.
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.