Değişen dünyanın pençesine takılan bir yığın insan..İlk kez 1984 yılında yayınlanan, tuhaf ismiyle dikkat çeken kitabımız insanların acı dolu hikâyesini komik unsurlara yer vererek biraz şiirsel bir havayla anlatır. Dönemine büyük bir eleştiridir. İstenmeyen ya da "öteki" diye nitelendirilen insanların mücadelesi onların yok sayılmasını engelleyemez ama var oldukları da gözardı edilemez. Masum Berci kızları hayatın sillesini yemiş Kristin'lere dönüşür. Dünyada çöp muamelesi gören bir avuç insan masallarla kendini avutur. Dünya değişir, onlar da ayak uydurma gayesiyle her şeyi unutur. Eskilerin yerine yeni inançlar gelir. Her gelen bir öncekiyle bütünleşir. Eskiler ne kadar korunmaya çalışıldıysa da bambaşka bir topluluk hayat mücadelesine yeni birikimleriyle devam eder.
Yazarın müthiş hayal gücüyle beraber gelen tuhaflıkların aslında çok tanıdık olduğunu okurken hisseder insan. Kendi dünyasının bu absürt gerçekliğini acı bir şekilde kabul eder. Bir de yazarın kullandığı dil, toplumu ele alış biçimi bana Gabriel Garcia Marquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık" kitabını hatırlattı. Sanki aynı kitabı farklı bir toplum üzerinden okuyormuşum gibi hissettim. İki kitabı okuyanlar etkilenmeyi bariz fark edecektir diye düşünüyorum. Şahsen ben "Latife Tekin Marquez'den bir hayli etkilenmişe benziyor." dedim kitabı okudukça. Yazarın bu okuduğum ilk kitabındaki düşüncelerim diğer kitaplarını okuduğumda değişir mi bilmem tabi.. ;) Ama bu kitap fazlasıyla Marquez kokuyor..
Tuhaf görünümlü fazla tanıdık bir kitapla karşı karşıyasınız.. Üslubunun ilginç olması kitabın bizden olmadığını göstermez, yazarın farklı bir bakış açısıyla bize baktığını gösterir diyorum ve kitabı okumanızı tavsiye ediyorum..
Latife Hanım'ın dünyasının tadına bakmak yeni bir lezzetle tanışmak hiç fena değil ;) İyi okumalar diliyorum...