Kız Çocukları ve İslam Öncesi Dönem Şimdi gelelim "kız çocuklarının, İslam öncesi dönemde diri diri gömüldükle ri" yalanına:
Böyle bir şey gerçek olamaz, çünkü:
1- Kız çocuklarının neden "diri diri gömüldükleri", Kur'an yorumlarında, ha dislerde anlatılırken değişik ve çelişkili "neden"ler ileri sürülüyor:Kız çocukları, "yoksulluk yüzünden diri diri gömülüyordu."
- Kız çocukları, "ailelerine leke sayıldığı için diri diri gömülüyordu."
- Kız çocukları, "meleklere katılsınlar diye diri diri gömülüyordu." Çünkü Melekler de Tanrı'nm kızları diye niteleniyordu.
"Tefsir'lerde yer alan "neden"ler böyle.4 Sonuncu nedenin komikliği ortada. Çelişkisi de. Düşünün "Melek"lere "Tan- rı'nın kızlan" diye inanılıyor olacak, hem de kız çocuğu, "ailesi için leke" sayı lacak. "Melek" son derece "kutsal bir varlık" görüldüğüne göre, kız çocuğu aile si için "leke, utanç verici" olamaz. Tersine, son derece "övünç kaynağı" sayılma sı gerekir kızın. Ayrıca, "meleklere katılsınlar" diye diri diri gömmeye niye ge rek görülsün? Bunun için "ölmek" ille de gerekli görülüyorduysa "diri diri topra ğa gömmek" niye? "Ölme"nin başka türlüsü yok muydu? Tüyler ürpertici cina yet niçindi?
2- İleri sürülen "neden"lerin "gerçek" olduğu varsayılmış olsa, "kız çocuğu diri diri gömme" geleneğinin çok yaygın olduğunu düşünmek gerekir. "Kız"ın ai lesi yoksulsa, "yoksulluk"tan; zenginse "âr (leke, kınama, konusu)" olmasından; ayrıca "meleklere katılsın" diye; yani her durumda uğrayacağı sonuç aynı: Diri diri gömülmek. Bu "gerçek" olsaydı, Araplarda "kız" kalır mıydı? Ve "kadın" olur muydu?
Oysa belgeler ortaya koyuyor ki, Araplarda "kadın çokluğu" vardı.
3- "Kız çocuklarının diri diri nasıl gömüldükleri"ni de tefsirler değişik biçim de anlatmakta:
- "...K ız çocuğu 6 yaşına gelince, adam karısına: 'haydi bunu temizle, süsle, hısımlarına gezmeye götüreceğim' derdi. Oysa çölde bir kuyu kazmıştır onun için. Kızı alıp oraya götürür; 'bak şunun içine!' der; sonra da arkasından iterek ço cuğu o çukura düşürür ve üzerine toprağı döküp yığardı."
- "Ya da gebe karısının doğum günü yaklaştığında, koca bir kuyu kazardı. Ağ rısı tutunca kadın o kuyunun başına giderdi, kız doğurursa içine atardı kuyu nun."5 Araplarda, hem de "yaygın biçimde" yaşandığı ileri sürülen bu olayların oldu ğu apaçık yalan. Ne bir baba, ne de bir anne burada ileri sürüleni yapar. Bu tür şe yin olması, insan doğasına aykırı olduğu gibi, hayvanlarda bile görülmez. İlkel lerde, "çocukların Tanrılara kurban edildikleri"ni biliyoruz. Ama, Araplar, o sıra larda, "ilkellik" dönemini çoktan gerilerde bırakmışlardı. İslam döneminden daha ileri bir uygarlığa sahiptiler. Bunun tersine, yalanlar uydurulmuş olsa da... Kaldı ki burada söz konusu olan "Tanrı'ya kurban” da değil. Aktarmalarda da bu ileri sü-rülmüyor. Yani "kız çocuklarının, Tanrılara kurban etmek için diri diri gömüldük- leri"nden söz edilmiyor. Böyle bir şey, yani "çocuğu Tanrı'ya kurban etme" de hangi dönemde ve nerede yaşanmış olursa olsun; "çok yaygın" değil, tek tük olur du. "Tann'ya kurban etme" durumu da söz konusu olmayınca, işin mantığı büsbü tün ortadan kalkıyor. "Kız çocuklarının yoksulluk için, ya da leke sayıldığı için... diri diri gömüldüklerini" ileri sürmek ve bunu kabul etmek, "annelik, babalık" ne demek; bilmemektir. Ayrıca "insari'ı, insanın doğasını tanımamaktır. İnsanlar, ile ri sürülen türden şeyi yapmış olsalardı, türlerini sürdüremezlerdi.
4- Araplarda, "kız çocuklarını diri diri gömme" geleneği bulunsaydı, İslam öncesinin Arap şairlerinin şiirlerinde de dile getirilirdi. Hem de yaygın olarak yer alırdı şiirlerde. Oysa bu yok.
Tefsirler, Ferezdak'ın iki dizesi üzerinde durur. Ne var ki, tefsirlerde bu iki di ze de hep aynı sözcüklerden oluşmuyor. İki dize de değişik biçimde yer alıyor.6 Dizeierin değişik olması göz önünde tutulursa, sonradan uydurulduğu bile düşünülebilir. Kaldı ki Ferezdak'ın olduğu ileri sürülen bu iki dize, bize "kız ço cuklarının diri diri gömüldüklerini" açık açık anlatıyor. Kimi tefsirde yer alan bi çiminde dizeler şu anlamda:
-"Bizden öyle kimse çıkmıştır ki VÂİDAT'ı önlemiş ve VEÎD'i diriltmiştir de artık kimse VEÎD olmamıştır." (Bkz. F. Râzi ve Hamdi Yazır.) Hamdi Yazır, "VÂİDAT'a, "çocuklarını gömen vaideler (anneler)" anlamını veriyor. Sözcüğün kökü olan "ve’d" eğer "gömme"yse, "nasıl bir gömme"dir; be lirtilmiyor. H. Yazır da yalnızca "gömme" anlamını veriyor; "diri diri gömme" demiyor. Varsayalım ki buradaki "gömme", tefsirlerde anlatılan türden "diri diri gömme"dir; o zaman dizelerdeki "VÂİDAT" niye? Bu sözcük, "çocuklarını diri diri gömen anneler" demekse, tefsirlerde anlatılana uymuyor. Çünkü tefsirlerde, "kız çocuklarını diri diri gömen"in "anneler" değil; "babalar" olduğu anlatılıyor. Bir başka terslik de şu: Tüm tefsirlerdeki biçimlerinde, dizelerde "gömüleri'i an latmak için "veîd" sözcüğü yer alıyor. "Veîd" ise eril (erkeğe ait) bir sözcüktür. Anlatılan eğer "kız çocuğun diri diri gömülmesi"yse niye dişili olan "veîde" ya da ayetteki gibi "me'ûde" yer almıyor? Yani şiirde, "gömüleri'in "dişi" değil; "er kek" olduğu anlatılıyor. Bundan, "kız çocuklarının diri diri gömüldükleri" anla mı çıkarılabilir mi? Elbette ki hayır.
Muhammed'in şöyle bir hadisi var:
- "Vâid de, mev'ûde de cehennemdedir."7 Sözcükleri, İslam dünyasındaki anlamıyla dilimize çevirelim:- "Kız çocuğunu diri diri gömen de, diri diri gömülen kız çocuğu da cehen nemdedir." "Adalet anlayışı"na bakın siz!
- "Kız çocuğunu diri diri gömen kimsenin CEHENNEME gitmesini anladık. Ama o zavallı kız çocuğunun cehennemde işi ne, o niye cezalandırılıyor?" diye sorabilirsiniz. "Kız çocuğunun, zulme uğramış olanın ve de kadının hakkı İslam- da böyle mi korunuyor? diye de ekleyebilirsiniz. Ama bu alanda kafa yormaya gerek yok. Nasıl olsa hepsi bir "yalan" üstüne kurulu.