Bellis, hakkında çıkarılan asılsız ihbarların sonucu yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalır. Kadın bir çevirmen olarak bir gemide iş bulur ve gemi korsanların eline geçer. Gemideki her şeye el konulur. Hiç istemediği yüzen bir şehirde yaşamaya başlar. Bellisin yaşadığı yerde tekrar yapım makineler yok sayılıyorlardı ve mahkum olarak alınmışlardı gemiye. Dolayısıyla korsanlar tekraryapımlara da el koyar. Tekrar yapımlar yüzen şehirde hakk ettikleri saygınlığa ulaştılar. Bellis aslında ülkesine o kadar bağlı biri değildi. Ama Bellis diğer herkesten farklıydı. Bu farkın farkındaydı ve tüm cesaretini oradan alıyordu. Ama Silas Fennec'in ihanetiyle başına haketmediği şeyler geldi. Fennec Bellisi nasıl alt edeceğini biliyordu ona sıradan biri olduğunu hissettirdi en sonunda. Yeni yönetim her ne kadar daha barışçıl görünse de baskıcı ve Sevgililerin iki dudağı arasındaydı. Bellis gibi kadınlar özgürlüklerine düşkün olur şartların onlar için bir önemi yoktur. Onlar için hissettikleri önemlidir ve hissetmeyi bildikleri en iyi şey özgürlüktür. Dolayısıyla Bellis bu yolculukta kaçacaktı ne yapıp edip kaçacaktı. Beni en çok etkileyen Şekelin ölümü ve Tanner Sack'in buna alışmaya çalışmasıydı. Denizle çevrili, macera ve fantastik bir dünya.