Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

496 syf.
10/10 puan verdi
Tabu
Eric Berkowitz'in Seks ve Ceza kitabını okuduktan sonra bu kitabını da okumamak ayıp olurdu ama hemen okumak da aşırı yükleme olur diye bu zamana kadar ertelediğim bu yapıt, beni şaşırtmadı ve çok iyi bir kitap olduğunu gösterdi. Arzunun Sınırları kitabı, Seks ve Ceza kitabının bir yerde devamı. Seks ve Ceza kitabı 4000 yıllık tarihi 19. yüzyılın sonuna kadar aktarıp bitiriyor, bu ise onu günümüze kadar getiriyor. Eser ağırlıklı olarak mahkeme kayıtları üzerinden ilerlese de, o kadar dikkat çekici vakalardan bahsediyor ki, ilgi azalması meydana gelmiyor ve devamını okuma isteği oluşturuyor. Kitapın bahsettiği vakalar tahmin edebileceğiniz gibi Avrupa ve ABD de meydana gelen olaylardır. Batı Uygarlığı, Batı Uygarlığı diye yüceltilen uygarlığın bir de bu yüzünü görmekte fayda var. 20.yy. Avrupa ve ABD'de Öjenik akımın çok yoğun yaşandığı bir dönemi kapsıyor. Bir yerlerinden uydurdukları ırkların üstünlüğü bakış açısıyla meydana getirdikleri "insanlık dışı" işleri, bu kitaptaki vakalarda rahatça görebilirsiniz. İnsan Haklarını savunan bu güruhun aslında olaylara nasıl baktıkları çok iyi anlaşılacaktır. Sanılmasın ki bu düşünceler geçen yüzyıl da yaşandı ve bitti. Sayısal olarak azalma meydana gelmiş olsa da hâlâ bu kitapta bahsedilen bakış açısının devam ettiği kanaatindeyim. Örneğin ABD de İrklarlar arası ilişki karşıtlığı ( aslında meydana gelmiş hâli bir ırkların karışımı olması ironisi) ve Kendi Eşine Tecavüz Edebilme İmtiyazı konularında 20. yüzyıl bakış açısından çok da bir farkları yoktur. Kendi Eşine Tecavüz Edebilme İmtiyazı konusunu bilmeyenler için açıklayayım; bu imtiyaz der ki, eyyy heteroseksüel erkek, eşin olan heteroseksüel kadın senin tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda, karşı çıkarsa istediğini yapabilirsin, cinsel ilişki teklifini reddetme durumunda da tecavüz edebilirsin. Hatta bunun savunucularından biri çıkıp demiş ki, "Eşlerimize tecavüz etmeyeceksek kime edeceğiz". Böyle bir zihniyete hizmet eden bir imtiyaz durumu işte. Tecavüz demişken, tecavüz vakalarına bakış açısıyla ilgili bir çerçeve çizeyim, gerisini siz hesap edin, hatta kitabı alıp okuyun, araştırın. Tecavüz mağdurusunuz ve fakir misiniz? Dava dışısın. Tecavüz mağdurusun ve tecavüz eden zengin kesimden mi? Ya kışkırtmışsındır yada gelişmiş genin devamında önemli bir çocuk meydana gelebilir, sesini çıkarma. Tecavüz mağdurusun, kültürlüsün, durumun fena değil mi, o zaman da daha önce bir ilişki yaşayıp yaşamadığın önemli bir faktör. Eğer bakireysen, suçlu ceza alabilir ama değilsen işler karışabilir. Tecavüz mağdurusun ve hamile kaldın, çocuğu doğurdun ve çocuk yaşarsa tecavüz edenin ebeveyn hakkı var ve bunu rahatlıkla kullanabilir. Hatta bu sayede başka suçlarından hafif cezalarla kurtulabilir. ( Kitapta genelde kadınlar üzerinden anlatılıyor) Ataerkilliğin ve doğal olarak peşi sıra gelen çifte standart şartlanmasını sonuna kadar bulabileceğiniz bu eserde daha bir çok vaka örneğini görmeniz mümkün. ABD de 20 yüzyıl da çocuk istismarcılığı o kadar dikkat çeken bir konu haline geliyor ki, bunun için sürekli düzenlemeler meydana geliyor. Çocukları koruma niyetiyle olayların abartıldığını düşünmeme sebep veren durumlar da söz konusu. Mesela, bir ebeveyn çocuğunu yıkarken lif kullanırsa sorun yok ama eli değdiği an istismar denmesi fazla abartılı gibi duruyor. Çocukların korunması tabi ki önemli bir konu ama kaş yapacağız derken göz çıkarmanın da mantığı olmadığını düşünüyorum, çocuk için saf sevgi göstermek bile mahkemelik durumu teşkil etmemeli. Afganistan kültüründe olduğu gibi çocuk yaştakilere potansiyel eş gözüyle bakmak çok ileri seviyede yanlış olduğu kadar bunun da çok savunulacak bir tarafı yoktur. Bir konuya daha değinmeden edemeyeceğim. Kim ne zaman çıkardı bilmiyorum ama şu kadın hayır diyorsa evettir, şunu diyorsa budur, itiraz ediyorsa içten içe istiyordur önyargıları nasıl oluştu? Bunu destekleyen durumlar yaşandıysa bence kadınların en fazla başını belaya sokacak olay budur. Hayırın Hayır, Evetin Evet olduğu net bir ortam en iyisi gibi duruyor bence. Kafa karışıklığı yaratılınca en basit örneğiyle Kobe'nin 2003 deki vakasındaki açıklama meydan geliyor " o da istiyor sandım, bunu kendi istedi". Bu tarz savunma olanağı bile yaratılmaması gerektiğini düşünüyorum. İsteyen istediğiyle "rızası koşuluyla" istediği ilişkiyi yaşasın. Kime ne. Kim ahlak bekçiliği yapıyorsa, onun bu tarz konulara daha çok ilgisi olduğu da bilinen bir gerçek. Kendinizi bastırma çabalarınızı, başkalarına empoze etmeye çalışmayın. Son olarak, seks konusu belki de çoğu toplumda tabu konusudur ama bu ne kadar tabu edilirse, konuşulmazsa uzun vadede o kadar zararı oluyor. Seks homo sapienslerin büyük bir çoğunluğunun ihtiyacı. Bunu kutsallaştırmak aşırı bir tepkidir. Aynı şekilde değersizleştirme, yok saymanın da bir mantığı yoktur. Toplumu geliştirebilmek için okutulması gereken, okunması gereken bu eser, belki şuan ki mevcut şeriat özentilerinin işine gelmeyebilir ama laikliğin olduğu Türkiye Cumhuriyetinde okuma alışkanlığı olan ve toplumsal konulara merakı olan okurların bakması gereken, değerli bir eserdir.
Arzunun Sınırları
Arzunun SınırlarıEric Berkowitz · Kolektif Kitap · 202039 okunma
··
640 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
"Eşlerimize tecavüz edemeyeceksek kime edeceğiz," sözün bittiği yer olmuş tam olarak. Emeğine sağlık, faydalı bir inceleme olmuş :)
Thoth okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştık
Tengrigens okurunun profil resmi
Senden bu kadar uzun bir inceleme görmek? Gözlerimi yaşarttı. 😂 Yavaş yavaş istediğim kıvama geliyorsun. 😂
Thoth okurunun profil resmi
Bu kitaba özeldi o, her zaman olmaz, anın tadını çıkar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.