Umut, emekle büyürBirçok okurun aksine yazarı, ilk olarak “Uçurtma Avcısı” eseriyle değil de “Bin Muhteşem Güneş” adlı eseriyle tanımış bulunmaktayım.
Yoğun bir savaş atmosferinin yaşandığı, Ataerkil ve (sözde) İslami rejimin kol gezdiği bir coğrafyada; kadın ve çocuk olmanın -kısacası insan olmanın- ne denli zor olabileceğini konu alan kitapta, günümüz dünyasından vakıf olduğumuz birçok duyguya ve olaya yer verilmiştir.
Bu olaylar, yer yer acıyı sembolize ederken yer yer umuda ışık tutan eylemlerden oluşmaktadır.
Okurken hologram teknolojisi ile kitaptan yansıyan bir filmi izliyor hissine kapılmanız çok olası. Dilinin akıcılığı, yaratılan kahramanların psikolojik tahlilleri, tasvir edilen coğrafyanın ise jeopolitik ve kültürel anlamda bize yakın oluşu, soluğunuzu kesen cinsten desem abartmış olmam.
Üç ana karakter –Meryem, Leyla, Raşit- üzerinden kurgusu gerçekleştirilen eserde, her birey farklı bir olguyu temsil etmektedir. Esere bu bakış açısıyla yanaştığımızda Meryem’in daha çok acıyı ve sevgisizliği simgelediğini, Leyla’nın umudu ve saflığı nişan edindiğini görmekteyiz. Buna mukabil Raşit, konu edilen rejimin (totaliter) minimalist bir temsilcisi ve hatta vücut bulmuş halidir de diyebiliriz.
Hülasa, okuma sonrasında Afganistan coğrafyasına az çok hakim olmakla birlikte; insan olabilmenin hatta hatta insan kalabilmenin zorluğuna şahit olacaksınız. Akabinde ise, yaşadığımız bu güzel coğrafyanın kıymetini bir kere daha anlayacaksınız.
Kitaba dair anlatmak istediğim o kadar çok detay var ki say say bitmez gerçekten… Anlatacaklarım yoğun bir spoiler içerebileceğinden, daha yüzeysel ama dikkat çekici konular üzerinde yoğunlaştım ve bu şekilde meramımı daha anlaşılabilir kelimelerle ifade ettiğimi düşünüyorum ((:
Yeni bir başucu kitabı edinmek istiyorsanız sizleri bu eseri özümseyerek okumaya davet ediyorum ((:
Rabbim kimsenin umutlarını ve hayallerini karartmasın. Her şey güzel gönlünüzce olsun. Mutlu günler…