İstanbulun karpuzları da bir acayipti. Biri diğerine benzemiyordu. Kimi o kadar büyük, o kadar sulu, kiminin içi kuru kuru. Onlar da İstanbul’un insanı gibi farklı farklı yerlerden geliyormuş, öyle demişti yengem. ‘’Bu karpuzlara da insanlara olduğu gibi güvenmeyeceksin. Hiçbirinin içi dışı bir değil.’’