Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

111 syf.
9/10 puan verdi
Camus ve Sartre’ın isimleri çoğunlukla birlikte anılır. İkisi de Edebiyat dalında Nobel kazanmıştır. Sartre daha yaşlı olmasına rağmen, Camus daha erken erişmiştir bu ödüle. Edebiyat denilince Camus’yu kıyas götürmeyecek şekilde farklı bir yere koyarım ben. Benim nazarımda Camus, birkaç gömlek üstündür Sartre’dan. “Yabancı” bizim ülkemizde de çok okunan eserlerden biridir. Ve genel çerçevede, bizdeki edebiyat çevrelerince idam karşıtı en sert romanların başında kabul edilir. Zira romanda polisin ve adli mekanizmanın berbatlığı, her an hata yapmaya müsait yapısı çok güzel verilmiş. Bu bile idam karşıtı olmak için yeterli olabilir. "===== Spoiler =======" Romanın özeti; anti-sosyal, Meursault adında bir Fransız basit bir olay sonunda bir Cezayirli Arap’ı öldürür. Yargılamanın sonucunda İdama mahkum edilir. Bu yargılama sürecinde, Meursault’nun anti sosyalliği, annesinin ölümüne ve hayatında cereyan eden tüm olaylara karşı umursamaz, bir absürtlük sınırına varacak denli kayıtsız-tepkisiz olması çok güzel verilmiş. Hatta savcı, Meursault’yu Arap’ı öldürdüğünden çok, bu kayıtsızlığından dolayı suçlar. Mahkeme adeta bu sorumsuzluğun-tepkisizliğin yargılanmasıdır. Bu romanı ilk okumamı 1984-85 yıllarında yapmıştım. Bu son okumamda en çok dikkatimi çeken nokta, romanın her aşamasında ölen kişinin sıradan bir Arap olarak küçümseniyor olması, herkese adıyla seslenilirken maktulün adının olmayıp sadece -Arap- olmasıydı. O zamanlar dikkatimi çekmemiş ya da bu ince ayrıntıyı görecek bilince sahip değilmişim. Bu durum okurda, katilin idamına karşı bir direnç, ortada maddi bir hata var, hissi uyandırıyor. En azından bende böyle oldu. İkinci kez okumama sebep olan şey, bir yerde okuduğum bir yorumda, bir Arap okurun “Camus, sömürge Cezayir’inde bir Arap’ın, hele de bir Fransız’ı bıçaklamış olanının, öldürülmesi suç sayılmadığı halde, böyle hayali bir mahkeme kurup, sömürgeci Fransa’yı, olmayan özellikler uydurup, temize çıkarmakla” suçlaması, devamında “Camus’nun Cezayirli olmasını saçma bulup doğduğu, büyüdüğü toprakların dilleri olan Arapça ya da Berberice konuşamayan Cezayirli mi olur, o kolonyalist, ortalama bir Fransız’dan başka bir şey değildi ve Cezayir bağımsızlık hareketine mesafeli bir Parislidir,” yazmış olmasıydı. İşin siyasal yanını bir kenara koyuyorum. Hiç kuşku yok ki, bu eser farklı okuma biçimleriyle yorumlanabilecek kült bir eserdir. Varoluşcu okumalarla yapılan değerlendirmelerde “yabancı” Meursault’dur. Bizim edebiyat çevrelerimizde de, Z.Demirkubuz’un bu eserden hareketle yaptığı “Yazgı” filminde de “yabancı” olarak Musa’ya vurgu yapılır. Bir zamanlar böyle düşünmüş olsam da bu ikinci okumamdan sonra konuya farklı bakıyorum. Bu romanın “yabancı”sı bir ismi olmayan Arap’tır. Meursault’un ateş ettiği bu isimsiz Arap'ta vücut bulan şey, kahramanın içindeki saplantılı anne arzusudur. Öldürmek istediği işte bu saplantılı anne arzusudur. Burada gösterdiği aşırı tepki, tüm roman boyunca hissettiğimiz tepkisizlikle çelişir. Her şeyi saçma bulur. Sorumsuz ve tepkisizdir Meursault. Eğer Arap kurbanına bir kez ateş etseydi, romanın içimizde bıraktığı duygu değişmezdi. Ama üst üste ve nefretle ateş eder. Annesine duyduğu saplantılı arzuyu vücut bulduğunu düşündüğü Arap'la beraber öldürür ve eski kayıtsız, nihilist haline döner. Ölen insan için, tüm dile getirildiği mahkeme boyunca, bir kez bile üzülmemiş olması onun nihilizme geri dönüşüdür. Hem mahkemede hem çevresinde bu şekilde yargılanması ancak böyle bir değerlendirmeyle anlam kazanır.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,3bin okunma
··1 alıntı·
2 artı 1'leme
·
6,8bin görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık Metin hocam, biraz geç olsa da:) Açıkcası ben fazla düşünmüyorum, Camus'un bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde aşağı gördüğünü kitaptaki ölen şahsı. Toplumlarda, hele Cezayir gibi yıllarca Fransa sömürgesi altında kalan bir ülkede, böyle çıkışlar, ya da düşüncelerin olması oldukça normaldir. Ama zaten yazarın da vurgulamak istediği yabancılaşma / ya da kayıtsızlık da bu değil mi bir parça. Başka bir açıdan bakarsak, örneğin alakasız bir kavga olayına karışıp karşınızdaki gruptan birini yaraladığınızı düşünün. İnsanın doğal olarak ilk tepkisi kendisini koruma olur. Diğer "acaba önemli bir şey olmuş mudur" gibi düşünceler bu ilk tepkiye bağlı olarak oluşan şeylerdir bana göre. Meursault, ki yaşadığı dönemde elbette bir kendini üstün görme durumu vardır Fransızlarla Araplar arasında, bu cinayet sonrasında öldürdüğü adamla bir empati kurmayı bırakın, kendisini korumak için herhangi bir gayret bile göstermiyor, O an koşullar onu gerektirmiş ve nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde öldürmüş birisini. Öldürdüğü Arap değil de İngiliz ya da Fransız olsa belki mahkeme sürecinde ismi daha çok çıkacaktı göz önüne ama Meursault ya da Camus için yine bir önemi olmayacaktı. Sonuçta, o zaman orada yaşıyordum, şimdi burada yaşıyorum, yarın yaşamayacağım diye düşünüyor sadece. Tabi bunlar benim düşüncelerim. Bunun dışında, geçen yılki bu incelemenizden sitedeki varlığınızın önemi daha da iyi anlaşılıyor. Ben ve birçok insan. hemen her konuda birikimlerinizden olabildiğince faydalanıyor. Çok teşekkür ederim kendi adıma.
W Ockham okurunun profil resmi
Yeni bıraktım elimden kitabı, dediğiniz gibi çoğu kişi bu kitabı bitirince farklı anlamlar sarmalına dalıyor. Bende sizin 2. tespitiniz daha istekli bir kabul ediş duygusu oluşturdu, daha kabul edilebilir bir etki bıraktı. Ama maktul ün isminin verilmemesi ve Arap diye yazılması, yazarın katile acıma duygusunu beslemek istemesinden ve idam karşıtlığından kaynaklanıyor sanırım. Nitekim Yabancı Meursault un ta kendisidir, hayata, acıya, Suça hatta gülümseyişlere bile o tanıdık insan hallerinden o kadar yabancıdır ki, sıradışı olmanın bu toplumda bir katil olmaktan bile daha büyük bir suç olduğu gerçeği hiçbir koşulda göz ardı edilemez.
Mustafa A. okurunun profil resmi
"Bu romanın “yabancı”sı bir ismi olmayan Arap’tır." Hiç böyle düşünmemiştim Metin Bey ama kitabı hatırlayınca hak verdim size. Güzel bir tespit ve yine güzel bir inceleme. Ellerinize sağlık.
Emre ???? okurunun profil resmi
Yorumlar ne kadar komik. Hatta bir okur Arap'tan "nefret" bile etmiş. Halbuki olumsuz hiçbir şey yansıtılmadı kitapta. Arap'ın yaptığı şeyler: Kardeşini dövüp rezil eden adamı uzaktan gözleyip tehditkar davranmak, haklı olarak. Aynı durumda onlarla aynı milletten bir insan olsaydı muhtemelen "namus" diye diretip haklı çıkartırlardı. Bu yüzden nefret etmek bence onların ırkçılığından kaynaklanıyor. Güzel bir inceleme olmuş teşekkürler.
Bu yorum görüntülenemiyor
Burcu Alceylan okurunun profil resmi
Yüz ifadelerinden kılık kıyafetlere kadar karakterin çevresinin ilmek ilmek işlendiği bu kitapta Arapın adının geçmiyor oluşunun nasıl bir eksiklik belki de ötekileştirme olduğunu ben de daha yeni sayenizde farkettim
Murad Kazımov okurunun profil resmi
Eğer fark etdiyseniz biz öyküyü Meursaultun kendi dilinden okuyoruz. O önceden tanışmadığı, ilk defa gördüğü arabı nasıl tanıya, adını soyadını bile bilirdiki? Bence biraz düşünün.
Metin T. okurunun profil resmi
Camus'ya kızıyorlar aslında. Meursault yaratırken kendi düşüncesini dillendirdi diye. Cezayir bağımsızlığına karşıdır Camus. Kamil Davut'u aratıp bulun, ne demek istediğimi anlarsınız.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Orkun Derikli okurunun profil resmi
Kitabı okumadım henüz. Kısa zamanda okuyacaklarım listesine aldım. Yorumunuzun bunda çok etkisi oldu Metin Bey, sonra yine yazacağım incelemenizin altına.
Metin T. okurunun profil resmi
Ne güzel. Teşekkür ederim. Sizden de bir inceleme bekleriz.
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.