Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Mektuplarını Aldım,
Mektuplarını aldım diyorum çünkü; kaleminin gücü, yüreğinin samimiyeti, ruhunun derinliği kitaba öyle güzel sinmiş ki ne matbaa makinesinin gürültüsü ne de makine yağları kokusu geliyor kulağıma.. Cümlelerin içindeki samimiyet matbaanın eğri büyrü olmayan kusursuz yazısı altında senin ellerinle çizilmiş gibi ilişiyor gözüme. Sana yazıyor olduğum bu mektuptan şu çağın kolaylıklar aleminde kağıt hışırtısı, kalem izi çıkmasını ne çok isterdim.. Hiçbir çağın, hiçbir kolaylığın, hiçbir gayri meşru şaşanın, hatta en keskin ayrımıyla ölümün dahi gönül alemlerinin kavuşmasına mani olamadığı ümidi ve inancı ile.. Mektupları almaya giderken karşılaştığım ufak tefek meşakkatlerden anlamıştım. Kıymetli bir şeye giderken böyle şeyler ile karşılaşmasam kıymetinden ve tadından şüpheye düşerim. Kolaylık kıymetten eksiltiyor, meşakkat tad veriyor insanın aleminde.. Elbette estetik bir cümle kurmanın meşakkatinden bahsetmiyorum. İnsanın gönlündekini, bilinmezlik aleminden aleni aleme açması ne zor şeydir. Kaplan'ın tespitinden istifade bunu yapmak yürek kadar "manyaklık" da ister diye düşünüyorum. Aksi halde ödlek olduğumuzu düşünürdüm. Ben bunları yazarken Henâ'yı gözümün önüne koydum. O da şahit olsun istedim. Henâ'yı bitirmeden yazmak niyetim hasıl oluyor. Zaten Henâ bitmeyecek bir kitap olduğunu anlattı bana: "Bitmemi beklersen başlayamazsın mektuba.." O güzel iltifatlar daha ziyade beni yakıştırdığın o güzel makamlara haşyetle karşılık verebildim ancak. Estağfurullah! Allah'ım beni mahcup etme, hicap aleminden çıkarma, alçaklık alemine düşürme. Beni bu güzel sözlere lâyık kıl! Oğuzhan'ın hüsnü zanlarını dua nazarıyla kabul et, onu daha güzelleriyle bahtiyâr kıl, baht diyârına ulaştır!. Ne zaman bahsin geçse ilk karşılaştığımız andaki ferli gözlerinle zihnimde canlanıyorsun. Mektuplarını okumaya başlarken hemen gözlerindeki fer yanıyor satırlarda. Göğün feri nasıl sokağımı aydınlatıyorsa, gözünün feri mana alemindeki yolumu aydınlatıyor. Mektup deyince aklıma, aldığım ilk mektup geldi. Halazademden almıştım, 22 sene evvel.. "Kestane kebap acele cevap." diye bitiyordu. 22 sene sonra bir cevap verdim fakat halazademe değil. Bunun pişmanlığını, ona yazmadığımda değil Dostluk Üzerine'yi okurken yaşadım. Aslında pişman olmak için ne çok şey var insanın etrafında. Fakat o bigane mahlûkat makinelerin çizip hesaplayamadığı şeyleri ne duyabiliyor ne eksikliğini hissedebiliyor ne de makinaların göremediğine kıymet nazarıyla bakabiliyor. "Trum tiki tak" makinalaşıyor muyum? Şimdi Henâ kuşunun kanadında gelen sanki tüylerine işlenmiş yazılarda tanıklık ediyorum mektup âdetine. Umut ediyorum ki Henâ herkesin aleminde farklı bir metafora ve metaforlara dönüşecektir. Niçin Henâ Kuşu dedim? Çünkü ânı güzel görmek dışın en güzel mevzilerinden bakmak en içten yaşamak gerekiyor. Mekân tasvirlerinle Tanpınar'ı hatırlattın. Hatta daha fazlası için umut ve heycan taşıyorum. Bir kaldırım taşının dahi hikayesini hatta şiirni yazabilecek bir manyaklık seziyorum. Meselâ Manolya sokak, her gün binlerce insanın önünden geçerken bakışlarını dahi esirgediği mekanlardan olsa gerek. Bu da asrın ziyanlarından mıdır acaba? "Yazıp, yaşatmak için en güzel anı Dışarıdan bakıp içerden yanmalı" * Şiirle damıtılmış Henâ, Kuş iken şiire dönüşüyor. Ne marifetli bir zansın Henâ!. ** Takdir edersin ki, Henâ okuyacağımız bir kitap değil artık. Dünyanın dağdağasından kaçıp dinlenip, dineleceğimiz manevi bir mekân!. Dünyanın vasat dertlerinden sıkılıp dert duymak, dert anlatmak isteyenlere derttaş.. Henâ kendini okuturken 'Oh be kaldı mı böyle dertler?' dedirtiyor insana. Artık dertleşmek istediğimizde gönlün dağdağasını severek dinleyecek bir yoldaştır Henâ.. Sevgili Oğuzhan, Henâ, ağabeyine seni anlatıyor: Hasretle, türküyle, dostlukla, inançla, dua ile... (Eylül, 2021) NOT: Bu umumi mektuba şahit olacak dostlar: 'İnceleme bu mektubun neresinde?' diye sorabilirler. Gönül istemiyor ki inceleme yazayım!. Gönül inceletmiyor ama inceliyor. Kâfi!.
Henâ
HenâOğuzhan Âsım Güneş · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) · 202145 okunma
··1 alıntı·
3.461 görüntüleme
Eylül Türk okurunun profil resmi
Sevgili kardeşim Oldi; Henâ 'nın ruhu öyle baskındı ki, sair kusurlar uzaktan gelen ve ürperti veren güzellikte bir şarkıyla, gözlere hücum eden yaşlar gibiydi... İnsanda böyledir, eksiğiyle tamam olur, sonra bir dost gelir emanete senden özge nigehban olur... Ne güzel bir yüreğe ayna olabilmek, insan ayna da kendini görebilmek için belli bir mesafede durmalıdır. Oysa kalbi gösteren aynaların tek şartı, maskelerden kurtulmuş olmaktır... Senin de Oğuzhan'ın koltuğun altında kitabın olsun bir gün :) Dostluğunuz ziya bulsun. 6 Eylül 2021
Oldi okurunun profil resmi
Kıymetli ablam koltuğumuzun altında senin kitaplarına çok daha fazla ihtiyaç var. Hele ki o manevi abla eksikliğinin sürekli hissedildiği günümüzde, sözleriyle kulağımıza küpe, dualarıyla kalbimize ferahlık veriyor. 2 satır yazıyorsun şifa gibi geliyor. Bir cümle kuruyorsun üç kış ısıtacak gibi. Çok teşekkür ediyorum. Seni karşımıza çıkaran Allaha şükürler olsun. :)
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.