Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

724 syf.
9/10 puan verdi
BİR OKUMA SERÜVENİ OLARAK TUTUNAMAYANLARA FARKLI BİR BAKIŞ 1979 kışıydı. Kağıthane askeri kışlasının büyükçe bir salonunda oturuyorduk. Tiyatro ve sinema salonuydu galiba. Toplu gözaltıların en büyüklerinden biriydi. Galiba birkaç yüz kişi vardık. İTÜ-Maden binasından derdest edilmiştik. Sahnede bir arkadaşımız çaldığı sazın yanık sesine melodik sesiyle eşlik ediyordu. “Aldırma Gönül”ü söylüyordu. İsmini çoktan unuttuğum, galiba Halkın Kurtuluşundan bir arkadaşım, bu şarkı beş para etmez, dedi, hapis yatmaya, mücadele etmemeye teşvik ediyor. Parça hakkında öyle düşünmesek de yaşama bakışımız bu minvaldeydi. 1970’lerin başından itibaren düşünsel hayat tamamen Sosyalist, Marksist politizasyonun hegemonyasına girmişti. Kitaplardan sadece toplumsal gerçekçileri okurduk. Sadece biz öğrenciler değil, Türk aydınlarının çoğu öyleydi. İşte bu havada yayınlandı Tutunamayanlar’ın ilk cildi. Yayınlanır yayınlanmaz kendini eleştirel bir suskunluğun içinde buldu. Belli ki yazar anlaşılamamış belki de yok sayılmak istenmişti. Eğer TRT roman ödülünü almasa satın alıp kapağını açan olmazdı eminim. Elimde istatistikleri yok ama çok az satılmış olmalı. Çünkü 1982-83 yılına kadar koskoca okul çevresinde okuyan hiç tanıdığım olmamıştı. Peki neden? Çünkü Tutunamayanlar’da küçük burjuvaziden, onun hayata bakışından, bunalımlarından bahsederken onlar kötülenmiyor, devrimci olmamakla suçlanmıyor, lümpenlik yaftası yapıştırılmıyor ve hatta onlardan sevgi ve anlayışla söz ediliyordu. İşte tüm bunlar Zeitgeist’e tersti. Aydınlar bir yandan dinin sunduğu öbür dünya cennetini aptalca bir ütopya olarak görürken, diğer yandan dünyada bir cennet olan Komünizmi zorunlu bir gerçeklik, bir toplumsal final olarak yüceltiyorlardı. Memleketi kurtarma modası vardı o zamanlarda ve bu eseriyle yazar, işte onları hicvediyor, tiye alıyordu. Bu kitap aslında, kendine kadar olan, kendilerine "ülkeyi kurtarmayı" şiar edimiş yazarlara ağır bir eleştiriydi. Sanata, edebiyata, bilime bir misyon yüklenmiş, bir görev verilmişti. Onların icracılarına da tabii. Estetik geri plana atılmıştı. Galiba Birikim’deydi. Oğuz Atay ve Tutunamayanlar hakkında Murat Belge sert bir eleştiri yazmıştı. Bizlerin okumaması için bu yazı bile kafiydi o zamanlar. Ya Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Orhan Kemal gibi yerlileri ya yabancı Marksist yazarları ya da sosyalist ülkelerin devrimci kahramanlı yazarlarını okurduk. O. Atay, A.H.Tanpınar dahil, kimse ilgimizi çekemedi. 80’lerde özellikle 2.yarısından sonra, hızla artmaya başladı okuyanları. Bu kitabı okuduğum yıl 1984 başıdır. Aslında 1983 yılında bir arkadaşım satın almıştı ilk. Sen alma, bitirirsem veririm, demişti. Cuma ö.sonraları kahvede briç oynardık. Goren'den Beşli Majöre geçiş günleriydi. İnanmazsınız ama en az altı ay koltuğunun altında taşıdı adam kitabı. Bir türlü bitmek bilmedi. Yılın 2. yarısında "Sessiz Ev" yayınlandı. Baktım ki kitaptan sıra gelmeyecek, ona başladım. Kullandığı anlatıcı tekniği ve iç diyaloğlara hayran olmuştum. Orhan Pamuk iyi yazar oldu gözümüzde. Sonraları bu iki yazarı birbirine çok benzetmiştim. Arkadaşım, nihayet 1984 Ocak'ında verdi "Tutunamayanlar"ı. Bir iki ay da benim elimde sürünmüştür. Fakat üstünde o kadar çok konuştuk ki, adeta çok kez okumuş gibi olmuştuk. Garipsedik ilkin. Konusu yoktu sanki. Konu değil sadece kahramanlardan oluşuyordu adeta. Romanda yazarlık kurumundan, gerçekliğin aktarımı olarak romandan ve bu temsilin olanaklarından, olanaksızlıklarından, onları sorunsallaştırarak bahsediliyordu. Yabancılaşma, sürekli ve iç içe geçmiş, sınırları yitmiş ve birbirine karışmış rüya-gerçek, duygu-düşünce aktaran, kahramanların psikolojisini çok başarılı veren yoğun iç konuşmalar bizim için yeniydi. Kahramanların yabancılaşma süreci bizim tanıdık kahramanlar gibi toplumcu bir bakış açısıyla değil, sanki bir oyun için yaratılmış da okura tanıtılıyorlardı. İroni örgüsünün yoğunluğu, söylemlerin iç içe geçmiş haliyle o güne kadar okumadığımız bir anlatım şekline sahipti roman. Romanda kendini çok yoğun hissettiren benlik arama, kendini sorgulama duygusu biz okura da sirayet etmişti. Turgut-Olric ilişkisi çok etkileyiciydi. Türk edebiyatında müstesna yeri ve bir başyapıt olduğu inkar edilemez artık. Fakat son yıllarda fetişleştirilmesini de anlamıyorum.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,5bin okunma
··
1.180 görüntüleme
Gülben Aksoy okurunun profil resmi
harika bir inceleme olmuş, teşekkürler🙏🏻
Selman Ç. okurunun profil resmi
Hem yaşadığınız dönemi eleştirel bir bakışla anlatmışsınız, hem de kitapla ilgili güzel bilgiler vermişsiniz hocam. Kendi adıma teşekkür ederim. İncelemeler farklı boyutlar kazanıyor böylece. Çok güzel. Ek bilgi olarak bir yerde okumuştum yazar hayattayken kitaplarının hiçbiri ikinci baskı yapmamış. Öldükten sonra ve günümüzde malum. Kitabı okumak daha nasip olmadı, hatta yazarı okumak desem daha doğru olacak. Korkuyorum ama okumakta istiyorum bir şekilde bir yerlerden başlayacağız bakalım. Önerileriniz varsa almak isterim. Hangi kitaptan başlama, veya nasıl okuma falan...
Metin T. okurunun profil resmi
Öykülerinden başlamanızı öneririm. Sonra romanları, oyunu ve bununla final yaparsınız. Sağlıcakla
Yavuz Selim SEFEROĞLU okurunun profil resmi
Bu güne kadar buralarda okuduğum en güzel inceleme. Benim de düşünüp ifade edemediğim satırlar.
Bu yorum görüntülenemiyor
Cem okurunun profil resmi
Bu kitabı okuyabileciğimi sanmıyorum..keşke çok farklı bir kapağı olsa
Metin T. okurunun profil resmi
İlk kapağını isteyenlerin yürüttüğü bir kampanya var galiba. Umarım değiştirirler.
3 sonraki yanıtı göster
serpil okurunun profil resmi
Yildiz Ecevitin kitabindan hayatini okumustum. Yasarken degeri anlasilamamis malesef. Cok elestirilmis. Cok da üzülmüs. Bikac tane genc yakindan takip ediyormus. Genclerden biri Orhan Pamuk. Anlattiklariniz kitapla ayni sayilir.
Metin T. okurunun profil resmi
Kitabın adı nedir, okumak isterdim.
2 sonraki yanıtı göster
yusuf ADMIŞ okurunun profil resmi
Metin Bey, ben (ve benim yaşlarımda olanlar) o yılları bilmeyiz.. Ama Oğuz Atay'ı çok sevdiğim için araştırmıştım ve her yerde bunlardan söz ediliyor.. Ama bunları birinci ağızdan (yaşamış birinden) duymak çok farklı.. Gerçekten de çok güzel bir inceleme yapmışsınız.. 70'lere ayna tutmuşsunuz.. Tebrik ederim.. :)
Metin T. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Mehmet Bey.
İsmail okurunun profil resmi
urun.n11.com/sahaflar-carsis... Bu ne ya uçak parçası mı satılıyor yoksa ben mi yanlış gördüm bir de siz bakın?:)
Metin T. okurunun profil resmi
Doğru, yani pahalı olduğu. Daha pahalı el değiştirenler var. İlk baskı ve galiba imzalı olanı 8.800 tl'ye satılmış. :)))
Bu yorum görüntülenemiyor
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.