Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İşte böyle başlamıştı onların gezintileri. Altı sene kadar gezmişlerdi. Döndüklerinde yüzlerinde tuhaf bir huzur vardı. Elif'in ruhu rahatlamıştı sanki. Sonra hayatlarını İstanbul'da geçirmeye devam ettiler. Ama gün gelmiş her yer bembeyaz olmuştu. Kar taneleri yere düşlerken, başka biri göğe yükselmişti.Fırat kocaman bir boşlukla uyanmıştı. Elif yoktu. Uçuşan bir kar tanesi olmuştu Elif. Uykuda meleklere teslim etmişti kendini.kalbimde ki acının tarifi yoktu. Ali, Melek ve o sıralar on altı yaşında olan Çetin'in yüzünü unutamam. Ama Fırat... O başkaydı. Bir erkeğin böylesine ağladığını hiç görmemiştim. İşin daha da acıyanı neydi, biliyor musunuz? Annem ve babam sağdı. Seksenli yaşlarının ağırlığıyla Elif'in toprağı başındaydılar. Onlara sadece on dokuz yıl evlat olabilmiş yavrularının... Kalp ağrısı her yerdeydi. Ama en çok da Fırat'ın yüreğindeydi. Dayanamadı Fırat buna. Tam on bir ay sonra kavuştu Elif'ine. Yüzünde derin ve sakin bir tebessüm ile... Biz o zamanlar bir kez daha anlamıştık Fırat'ın sevdasını ve dinmeyen kalp ağrısını...
·
275 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.