Ey gönül! Benim hâlimi derdinle bozup dağıttın; beni kandırdın.
Senin de ateşlere yandığını göreyim!
Ey aşk güzeli! Güzellik meclisi düzenlediğin her yerde, âşıkların kanını kıpkırmızı şarap eyleyip içtin.
Semtinin Kâbe'sine varmak bana farz olsa şaşılır mı?
Gözyaşım tıpkı sahip olduğum mal, yüzümü de altın gibi sapsarı ettin.
Ey Leylâ salınışlı sevgili! Gönlüme gamın yerleşeli beri, beni duvarlara nakşedilecek Mecnûn hâline getirdin.
Ey başa gelen kazâ! Sen onun görünüşünü her ne kadar zelîl eylediysen de, Hayâlî gizli bilgilerle yüce bir şeref buldu.