Madencilikle uğraşan, kendi halinde yaşayan kasaba halkı bir sabah farklı bir manzaraya uyanır. Kasabaları düşman kuvvetleri tarafından işgal edilir. Oysa kasaba halkı savaşmayı bile bilmez. İşgal kuvvetlerinin amacı kasabadaki maden yataklarını sömürmektir.
Kitap bu şekilde başlıyor. Devamında Steinbeck bir yandan kasabalıların çaresizliklerini, içine düştükleri durumdan kurtulma çabalarını anlatırken, diğer yandan da işgalci askerlerin yabancı topraklardaki insanları dize getirirken yaşadıkları zorlukları, ruh hallerini, memleket hasretlerini anlatıyor.
Tam olarak Steinbeck standartlarında bir roman değil belki ama yine de güzel. Özellikle savaş karşıtı bir kitap olması onu daha da değerli hale getiriyor bence.