"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir"
Kocasını aldatan bir kadının korkusunu okuyoruz bu kitapta. Kısacık olmasına rağmen çarçabuk okunabilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum. O satırları okurken üstünde durup düşünmek, hazmetmek gerekiyor. Anlatımdaki kusursuzluğu fark etmek, kelimelerin arasında dolaşıp o ahengi yakalamak gerekiyor.
Stefan Zweig, eserlerinde psikanalitik tekniğini çok iyi kullanabilen bir yazar. Onu okurken sadece okumakla kalmıyor kişinin ruhunun derinliklerine kadar iniyoruz. Bayan Irene'nin yaşadığı o büyük korkuyu siz de yaşıyorsunuz. Bir kitapta olması gereken en önemli şeylerden biri de bu bana göre: kendini hikayede hissedebilmek...
En sevdiğim eserler arasına girdi diyebilirim. Kitap tamamen ruhsal portre üzerine kurulu yani çok fazla betimleme var (ama tabii ki bir Zweig hastası olarak bunlar beni sıkmadı:))
Klasik okumayı seviyorsanız okumanızı isterim...
Keyifli okumalar diliyorum şimdiden :)