Yüzyıllar boyunca geldiğimiz noktadan utanmamız gerek. Kitapta yalı cinayetini üç farklı gözden anlatımı var. Yargının bağımsız olmadığı toplum normlarının, yargıçlarının kişisel yaşamlarının yargıları etkilediğini anlatarak başlıyor. Bir kadının yok oluşunu, belki de hiç var olmayışını, suskunluklarını, acılarını, düşünmekten bile alıkonmasıyla devam ediyor. Sonra bir kurtarıcı, ‘kurtarma’ eylemini kendi arzuları için mi yoksa inandığı kavramlara sadakatini göstermek için mi yaptığını sorguluyor. 42 yıl geçmiş bu kitap yazılalı, bu toplum (yani biz) hala yazdıklarından çok uzakta değiliz. İyi ki yazmışsın Pınar Kür.