Göçmenlik, ırkçılık ve kimlik kaybı problemlerinin işlendiği kitapta anlatım sade ve gayet akıcı. Göç edilen ülkenin insanlarının kendi kimliğini kendi seçimleri ile ‘kaybeden’ bir insana karşı sırf ‘yabancı’ olması sebebiyle kabulsüzlükleri yerinde bir eleştiridir. Bununla birlikte terk edilen ülkenin siyasi ve toplumsal problemleri göç sebebini ve tercih edilmiş kimlik kaybını açıklamaktadır. Ancak öz benlikten vazgeçilmiş olması sadece karakterin göçmenlikte ilgili problemlerini açıkladığından kendi benliklerini kaybetmeyen göçmen kesiminin yaşadığı problemler arka planda kalmaktadır. Bu haliyle kitap göçmenlerin yaşadığı problemlere ışık tutmak yerine öz benliğinden vazgeçen birinin kabul edilmeyişine ilişkin denebilir. Yine de aynı karakterlerle farklı hikayeler oluşturulması kitabı edebi olarak ön plana çıkması için yeterlidir.